önce pir-i türkistan hoca ahmet yesevi'de olmuştur bu hâl. bilindiği üzere zaten yunus da o hâl'in devamıdır. şöyle demiştir yesevi :
Işkıng kıldı şeyda mini
Cümle alem bildi mini
Kaygum sinsin tüni küni
Minge sinok kirek sin
daha sonra neredeyse aynı kelimelerle Yunus Emre şöyle demiştir :
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım tünü günü
Bana seni gerek seni
arada 100 yılı aşkın bir süre ve yaklaşık olarak 5.000 kilometre mesafe vardır. ve bütün o zaman ve mekan arasında yesevi'nin hikmetlerini ezberden okuyan türkistan'ın doksandokuzbin pirleri. işin kaynağı da burasıdır : aşk!
yunus'un allah aşkının ayyuka çıktığı şiiridir. cennette ister huri olsun, ister gılman, isterse de uçsuz bucaksız bağlar, eşi benzeri olmayan bahçeler olsun hiçbir ehemmiyeti yoktur allah aşkıyla yananın gözünde. o her yerde allah'ı arar, her şeyde onun yansımasını görür. cennet de, huriler de gözünde değildir. ona gereken tek şey allah sevgisidir.
bana seni gerek seni deyince benim aklıma sevgilim geliyo. peki bunun bir ilahi aşkı anlatmasını bildiğim için bana günah oluyo mu diye düşündüğüm cümle.
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni.. Dizeleri ürpertir..
inanacaksan böyle inanacaksın işte...
Aslı güngör 'ün modern yorumuyla hiç de fena değildir ayrıca..