clara okuduğum üniversiteye misafir öğretim üyesi olarak gelmişti. almanya'da başarılı bir akademisyendi ve burada özellikle göç çalışmaları üzerine çalışmalara katılmak istemişti. arkadaş canlısı bir insan olduğu için sık sık bizimle sohbet ederdi. zaman içinde clara'nın içinde söküp atamadığı bir şey olduğunu farkettim, bir şeylerden kaçıyor gibiydi. türkçesi günden güne iyileştiği için artık daha rahat konuşabiliyorduk. bir müsait an clara'yla ilgili ilginç şeyler öğrendik.
clara kendi ailesinden utanıyordu. babası ve dedesi nazi destekçileri olduğu için bu durum onda hep bir utanç yaratmış. adeta kaçmak istemiş. ya ne olacak kaç yıl önceki olaylar filan diye onu rahatlatmaya çalışsam da bunun işe yaramadığı açıktı. bizde de evren var ya darbe marbe diye kendimden örnek vermeye çalıştım. türk tarihine pek yabancı değildi, onunla kıyaslanamaz bile dedi sadece. baktım çabalarım fayda vermeyecek odasından ayrılmak için izin istedim. dur dedi.
birden kapısını kilitledi. bana burada sahip ol ve utançtan kurtulmama yardım et dedi. ben nasıl dememe kalmadan öpüşmeye başlamıştık bile.