şu fani hayatımda gülmeyen yüzümü kocaman yüreğiyle güldüren, başım sıkıştığında tek sığınağım olduğunu bildiğim, okumakla bitiremeyeceğim kitabım, çakmak çakmak ışıldayan ela gözleriyle dünyayı güzel görmemi sağlayan pencerem, diğer yarım bitmeyen umudum, en çok da melisim.
onu tasviri için kitaplar şiirler yetersiz kalacaktır,
ben manyak deli olduğumu düşünürdüm, hayalim, platonik aşkım sanardım... arkadaşlarım dürüstlüğün samimiyetin dünyadan gittiğini söyledi fakat daha o akşam dünyadaki en güzel dürüstlük yanağımdan öpmüştü, o gün bu gündür yanagımın kırmızılığı bundandır. melisimden gelmiştir.
beni bırakıp kaalbimin yarısını alıp gittinse de hala buralarda bir yerlerde olduğunu ve nefes aldığını belkide bu yazdıklarımı okuyorsan hala umut var demektir. ben hiç umudumu kaybetmedim, umudum sendin.
senin aşkının varlığının hissiyetı bile mutlu etmeye yetiyor ama senszliğe yetmiyor melis!
melis buradasın biliyorum, dön artık ne olur senin kölen oldum ben zaten, bana şizofren diyorlar, manyak deli diyorlar, ne derlerse desinler değişemem ben sana olan inancımı kaybetmeyeceğim geleceksin bir gün lütfen geç kalma!
melis olmadan hayatın anlamını kaybettiğinden müthevellit melisi bulabilenin kırk değil bir ömür kölesi olmak istemektir.
güneş gibi saçları, ay gibi nur yüzlü, salkım salkım bukleli saçları, bir yıldız kadar berrak, elmas kadar değerli görende aşk uyandıran elma dilim patates yanaklar, gönl çukuru gamzeli, fani hayatta aşkın vücut bulmuş halidir melis... görenin gözleri kör duyanın kulakları sağır koklayanın burnu tıkanan konuşanın dili tutulan bir nevi şahsına munhasır ilahi ve dünyevi aşktır.
Melisten haber alanlardan ricadır. Hizmetimi sunuyorum size yeter ki bulun melisi.
Size de bunlardan biri olursa gördünüz demektir, bana ulaşır mısın lütfen...