suriçi
sur dışı
galata
anadolu yakası
diye benim için ve geneli için 4'e ayrılır.
suriçi : tarih mekan estetik iken hopp en yoğun en çetrefilli yerler haline gelmiştir ama istanbul orasıdır. baya hem de. gerisi yalandan istanbul'dur. tam anlamıyla doku vardır. medeniyet kültür fink atar lakin şu aralar değil
sur dışı: çok genel bir kavram olup ben genellikle silivriye çorlu'ya çatalcaya doğru giden yeni şehir için kullanırım. arada beylikdüzü avcılar yenibosna gibi yeni yerler istanbul'un tarihine göre yeni yerler vardır ve modern laz mimarisinin ve ihalesinin en belirgin yerleridir.
galata : suriçi kadar eski olup medeniyetin ekstra cirit attığı geçmişten gelen kaymağı hala yiyen özellikle beyoğlu eksenli dönen hayat memat ve tabi gerçeklerdir.
anadolu yakası : benim gözümde hepsi bir olup en güzel konumda olanı üsküdar'dır. çünkü en iyi istanbul oradan görünür. ama sakinliği manzarası tam bir ferahlıktır.
Tarlabaşı'nda tekerlekli sandalyeli teyzeler sandalyenin tekerleğiyle Kubar eziyor. Sultangazi adeta bir Zaho olmuş. Esenyurt'ta bir polis görünce orta Afrika'da bm askeri görmüşçesine sevindirik oluyorsun. Ev kiraları ev vadesi gibi olmuş. Merter'de bir travestinin ırza geçmekten GBT kaydı var. Parkta uyuyor zannedilen çocuk Çoktan ölmüş, Beykoz'a kimsesizler Mezarlığı'na gömülüyor bir köpek gibi üstüne kireç atılarak.
Dur... Bırak... Kaynasın kahvenin suyu
Bana istanbul'u anlat, nasıldı?
Bana boğazı anlat, nasıldı?
Haziran titreyişleri kaçak yağmurlar ardı,
Yıkanmış kurunur muydu yine o yedi tepe?
Ana şefkati gibi sıcak güneşte...
insanlar gülüyordu de,
Trende, vapurda, otobüste...
Yalanda olsa hoşuma gidiyor söyle!
Hep kahır, hep kahır, hep kahır, hep kahır,
Bıktım be...
Dur... Bırak, kalsın, açma televizyonu
Bana istanbul'u anlat, nasıldı?
Şehirlerin şehrini anlat, nasıldı?
Beyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıp;
Köprüler, Sarayburnu, Minareler ve Halice
Deyiverdim mi bir merhaba, gizlice...
Dur... Bırak... Kımıldama, kal biraz öylece ne olur!
Kokun istanbul gibidir,
Gözlerin istanbul gecesi...
Şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım
Gök kubbenin altında orda da beraber
Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali,
Hasretimin çölünde sanki bir pınar gibi...
muhittin sönmez in bir şiiri;
Bana istanbul'u Anlat
Bana istanbul'u anlat,
içinde bir istanbul olsun,
Matemiyle neşesiyle,
Hem güleyim hemde gözlerim dolsun.
Bana istanbul'u anlat,
Hergünü bir başka mevsim olsun,
Öylebir anlatki,
Yazlarında üşüyüp kışlarında ürpereyim.
Bana istanbul'u anlat,
Sımsıcak hatıralarıyla,
Çarşı çarşı semt semt,
istanbul'da gezineyim.
Bana istanbul'u anlat,
Sarıyer'i,Üsküdar'ı,Beyoğlu'nu,
Öylebir anlatki,
Sokak sokak ev ev,
Her köşesini resmedeyim.
Bana istanbul'u anlat,
Kızkulesi önümde,
Boğaza karşı serin serin,
Dinlenip dinlenip tepelerinde gezineyim.
Bana istanbul'u anlat,
Öylebir anlatki olduğugibi,
istanbul içinde istanbul olsun.
Bana istanbul'u anlat,
Öylebir anlatki,
Ne aklımdan çıksın,
Nede onu çok özliyeyim.
Bana istanbul'u anlat,
Orda doğup orda büyüyeyim,
Öylebir anlatki,
istanbul'da öleyim.