Annem sürekli ekmeğimi elimden alırdı. Yemek tabağımı az doldururdu. Çok kiloluydum. sürekli yemek yiyip yiyip dururdum. Tam 135 kiloydum. Annem "bak ben senin yediğinde içtiğinde değilim ama rahatsızlık olacak hastalanacaksın." derdi. Bende aldırış etmeden "Bana hiç birşey olmaz" derdim. Gel zaman git zaman günlerden bir gün yine yemek sofrasında epey bir yemek yedikten sonra dinlenirken birden bir hal içerisine girdim. Nefes alamamaya başladım. Biraz gececek diye kendimi teselli etmeye çalışıyordum. Ama nafile nefesim gittikçe güçleşmeye başlayınca birden panik yapmaya başladım. Apar topar hastaneye gittik. Doktor sürekli testler yapıyordu. EGK, kan tahlili ama hiç birşey çıkmıyordu. Bende kendime yakıştırmıyordum zaten öyle kiloyla alakalı bir durum olacağını. Sonra doktor teşhisi koydu. "Psikolojik O, panik atak" * Tıp dilinde artık heran atak geçirebilecek bir hastaydım. Gel zaman git zaman bu nefes darlığı sıkıntısını tekrardan yaşayınca sağlık ocağıina gidiverdim ve o da ne. teşhisim ne olsa beğenirsiniz. "SiNÜZiT" gerçekten komikti. tam 1 sene boyunca bende panik atak var diye diye kendimi paralayıp durdum. Nefes darlığımda sinüzittenmiş ama o korku yetti bana. Ve o bir sene sonucumda tam 40 kilo verdim. Şimdi herşey daha yoluna girdi ve daha rahat bir yaşama kavuştum.
yanılabilecek insandır. hayatın rastlantısallığı ve bilinemezliği için günümüz insanı acizdir.gelecekte teknolojiler ve bilimsel gelişmeler neler getirir şu anlık bilinmez.
Düşmezse, başarı merdivenlerini sonuna kadar çıkmak için, yeterli özgüvene fazlasıyla sahip insandır.
"Ben hiç bir şey yapamam" diyerek, koala misali ömür süren pısırıklardan çok çok iyidir.
Kendini gerçekleştirme yolunda bir nebze olsun yok alamamış şahsiyettir. Bu tipler kendini tanıyamamış, yaşantılara kapalıdir. Bu tiplere tavsiyem: insanların korkuları vardır ve insanın canı yanar. Bu doğal bir durum. Bana bir şey olmaz deyip ortalıkta gezmeyin lütfen.