Hayattır. Hayat aşkım değil tabi ki onu kastetmiyorum. Yaşamanın amacı aşktır sevgidir. Sevdiğim varsa ki hep vardır, acı yada tatlı yaşıyorum demektir.
23 yaşıma kadar aşka inanmadım. Kimse kimseyi salt bi duyguyla sevemezdi. Her zaman bi çıkar ilişkisi vardır çünkü ikili ilişkilerde. Sömürüyoruz duyguları.
Flört aşamasındaki heyecan iyi geliyor. Ay ben aşık oldum diyiveriyorlar. Madem bahsedilen aşk bu kadar yüce, kocaman duygular yığını, nasıl olur da ağızdan çıkması bu kadar basitleşebilir?
Hala aşka inanmıyorum. Ama son zamanlarda içimde çok büyük bir acı var. Yanındayken özlemek kadar aptal bir his yaşıyorum. Mesaj atmıyor diye kendimi üzüp mesaj attı diye ağlıyorum. Göz kenarındaki kırışıklıkları okşamak istiyorum bazen. Onu düşünerek uyanıyorum, onu düşünerek uyuyakalıyorum. Konuşurken heyecanlanıyorum. Nabzı N.Ş.A 55-57 atan ben onunla ilgili birşey düşünürken kalbimin yerinden fırlayacağını hissedip elimi göğsümün üstüne bastırıyorum. Cümlelerimin sonunu sonuca bağlayamıyorum şuan. Çünkü az önce evimden çıkıp giderken kapıyı kapatmamla salya sümük ağlamaya başladım. Ama bir soru bırakmak istiyorum bu entry'nin sonuna.
görmek için kapı aralarından baktığındır
sonra dokunmak için can attığındır
konuşmak için ohooo bin türlü bahane bulduğundur
ya ben şimdi hiç sevmem öyle aşk meşk hakkında konuşmayı ve ne hikmetse sözlükte de kezbanlık şudur budur diye bahsi edilmediğinden midir nedir, canım da çekmez ama hatırlayınca güzel duygudur be
yani şimdi olsun, güzel çirkin hiç farketmez, ben seversem güzelleşir zaten, hı ne diyordum, gözüm kapalı gideceğimdir!
of öyle güzel bir şeydir
iyidir hoştur ama bu zamana ait değildir. zira şöyle buyurmuştur üstat
...
Seni asarlarsa
seni kaybedersem;
diyorsun;
yaşayamam!
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.