Bugün izlediğim komedi. Açıkçası çakallarda dans iki den çok şey bekliyordum ona göre çok çok daha iyi olmuş filmdir gayette güldürdü bazı sahnelerdeki gereksiz uzun dialoglar olması filmi biraz yavaşlatsa da özelikle çetin Altay müthiş oyunculuğu ile filmi çok daha iyi hale getirmiştir metro sahnesinde gülmekten koltuklara yattım hafta sonu için yapılacak planlara dahil edilebilir
--spoiler--
filmdeki senaristin yazdığı senaryolar bu filmin senaryosundan daha iyidir. o derece yani. uzun uzun yazardım ama ağzımı bozmayacağım. türk sinemasından soğudum.
belki bir komedi dizisi izliyor olsaydık bu filmi 3-4 dakikaya sıkıştırarak izleyebilirdik. ya da kanal 7'de (argo kısımlar hariç) gece yarısından sonra gayet uygun bir şekilde yayınlanabilirdi. allah aşkına böyle bir komedi filmi olur mu? film boyunca toplasan konuşan oyuncu sayısı iki elin parmağını geçmez. espiri vardır diye beklemekten doğuracaktım nerdeyse. bir tane trakyalı, bir tane roman karakter koy, önlerine bir tane ekranlardan herkesin az çok tanıdığı bir başrol oyuncusu al sana komedi filmi. yapmayın lütfen. yıllardır diyoruz ki türk filmleri dram türünden kurtulsun artık, bayıyor diye. ama böyle komedi filmi olacaksa siktir edelim dramları izlemeye devam edelim. elini vicdanına koy be sayın senarist, sayın yönetmen. bu filmi kaç saatte çektiniz, kaç saatte yazdınız? binlerce şey söylenebilir belki negatif anlamda. benim aklıma ise şu basit sorular geliyor şimdilik:
1. bu adamlar döviz bürpsu soyuyor, güya televizyonlara çıkıyor ama film boyunca kaç kez polislerle beraberler, karakolda görüyoruz tık yok.
2. metro soyuyorlar güya, kavga gürültü, ellerini kollarını sallaya sallaya çıkıp devam ediyolar filme, ilginç.
3. hele o hacamat kararkteri. kelime dahi bulamıyorum tanımlamak adına. sadece şuradan araklama olduğunu düşünüyorum:
4. darphanede koskoca müsteşar var ama bu adamlar güya orayı da soyuyorlar. kimse de demiyor "bu adamlar nasıl ellerinde çuvallarla girip çıkıyor buraya" vay amk.
çok sevdiğim takoz irfan karakterine saygı sevgi ve hürmetten gittiğim ama en nefret ettiğim karakteri de mehmet özgürün hacamat karakteri olan, kayıtlarda türü komedi de olsa, gerçekte celal ile cerenden daha değerli olamayacak, berbat değil berbat ötesi, iğrenç sikimsonik bir video.
Mehmet özgür takoz irfan gibi taşşaklı bir karaktere hayat verdikten sonra hangi akla hizmet olarak hacamat gibi boş bir karakter olmaya razı gelmiş hayret ediyorum cidden. O kadar mı düştün be adam. Filmin senaryo olsun diyaloglar olsun oyuncular karakterler olsun kalitesiz olduğunun farkında olup da kendi kaliteni takozla bu kadar yükseltmişken ne bok yemeye düşürmeye razı geldin.
Komedi filmi dediğinde komik sahneler olur ama o sahneler belli bir ciddiyetle ustalıkla çekilir ki güldürebilsin. Ordaki o bebek gibi davranan malın ağzını götünü büzüştürmesine ufacık çocuklar bile gülmez amk.
Yine komedi filmlerinde espiri olur ki gülsün seyirci.
Film boyunca göte sokmak götten kan almak gibi sadece göt deliği üzerinden söylenen sözleri espiri olarak kullanıp buna gülünmesini beklemişler.
Lan biz kralını yapıyoruz espirinin de cesaret edemiyoruz senaryoya dökmeye. Siz böyle boş videolarla parayı kaldırabiliyorsanız biz bi girişsek yıkarız orayı. Yıkmayız yıkarız.
Bir iş için Ankara’ya gitmek üzere olan Onur’a, Hacamat Hüso bir arkadaşına gönderilmek üzere tanınmış bir pastanenin şekerlemelerinden bir kutu teslim eder. Aynı gün uzatmalı sevgilisiyle yaptığı tartışma sonucu aldatıldığını düşünen Leyla, Onur’un bütün eşyalarını ve şekerleme kutusunu benzin dökerek yakar. Sokakta kalan Onur, Leyla’nın onu her kapıya koyduğunda yaptığı şeyi yapar ve çocukluk arkadaşları olan Fiko ile Süleyman’nın birlikte yaşadıkları eve gider. iki gün sonra başlarına hiç düşünmedikleri bir şey gelir. Hacamat Hüso adamlarına apar topar yakalattığı Onur ve Fiko’yu bir depoya getirtir. Dayak yiyip hırpalanan Onur ve Fiko hala ne olduğunu anlamamışlardır. Öğrendiklerinde şok olurlar. Dayağın sebebi Onur’a teslim edilen ve Leyla yaktığı için Hacamat’ın arkadaşına ulaşamayan şekerleme kutusudur. Dahası, kutuda şekerleme değil elli bin euro vardır. işte o an, kaderlerinin değiştiği andır...
Vizyon Tarihi: 14 Aralık 2012
Yapımı : 2012 - Türkiye
Tür : Komedi
Süre: 104 Dak.
Yönetmen : Biray Dalkıran
Oyuncular : Hakan Yılmaz , Mehmet Özgür , Sera Tokdemir , Mehmet Usta , Ömür Arpacı
Senaryo : inci Uluçay