Öyle bir kızı seversin ki, mükemmeldir neredeyse. Hani bir de seviyorsun ya, daha bi mükemmel görünür gözüne. Hiç kusuru yokmuş gibi yani.
- Bu kız o kadar güzeldir ki; seninle ilgelenebileceğine, sana yakınlık gösterebileceğine ihtimal veremezsin. Onun o mükemmelliği karşısında sen kendini tipsiz bir mal olarak görürsün. Kendine güvenemezsin. Ne işi olur benim gibi bir tipsizle dersin ve vazgeçersin duygularını söyemekten.
- Bu kız o kadar zengindir ki; senin adını bile söylerken "vay anasını" çektiğin semtlerde oturur, dünyaca ünlü markaların mağazalarından alış veriş yapar. Tatillerini yurt dışında geçirir. Senin "ah ulan bi gidebilsem" dediğin tatil yörelerinde yüzüne bile bakmadığı yazlıkları olur. sense bir paket sigarayı zor alırsın. Akşama evinde bir tas çorba zor pişer. Çalışsan çabalasan, ona ailesinin verdiği imkanların 10'da birini bile veremezsin. Ve hatta fakir bir hayatı yaşamayı o mükemmelliğe konduramazsın biraz da. Ne işi olur benim gibi fakirle deyip vazgeçersin duygularını söylemekten.
- Bu kız o kadar aklı başındadır ki; hem derslerinde başarılıdır, hem çok kültürlüdür. 3-4 yabancı dil bilir. çok kitap okur, sosyal bir insandır. Hayatta hedefleri vardır ve o hedefleri gerçekleştirmek için mücadelesi. Sende ise daha okuldan mezun olabilecek bir ışık bile yoktur. "Ulan ben de bu kitabı okudum" diyebilmek için okumaya başladığın kitabın ilk sayfasında kenara atarsın. Kültür zaten hak getire, anca içmeyi, arabesk dinleyip sağa sola ahkam kesmeyi, kavga etmeyi bilirsin. Böyle bir kızın ne işi olur benim gibi bir maço-maganda zırvasıyla der, vazgeçersin duygularını söylemekten.
Çöktükçe çökersin. ama gidişatını değiştirmek şöyle dursun, kendini küçülttükçe daha bir batarsın. Sarhoş gezmeye başlarsın, okula bile öyle gidersin. En ufak bir aksi söz söyleyene hemen dalarsın. Kolundaki faça sayısı artar, Dinlediğin müslüm kasetleri gibi. Yaradana isyana doğru emin adımlarla yol alırsın.
Sen bunları yaşarken, o çok sevdiğin kız da düzgün bir hayat sürmeye, hayatını daha değerli hale getirmeye devam eder. Okul biter. Senin için de hayat biter. Artık onu göremezsin. Hep birilerinden haberini alırsın. Çok başarılı, çok iyi falan filan. Bu falan filanlar seni mutlu eder sırf sevdiğin kız mutlu diye. Kendini hiç layık görmediğin halde, bir ilişkisi olmaması uzaktan uzağa mutlu eder seni.
Sonra nişanlandığını duyarsın. Kahrolursun. Ama yine de bir pay çıkarırsın mutluluk için. "polyanna'dan neyim eksik lan, o mutluluğu hakediyor" deyip onun mutluluğundan sen de mutlu olursun. Ama bir yandan da eriyip gidersin. Dönüşü olmayan bir yoldur artık. Gitmiştir başkasına. Hayata küsmüşsündür. Elin-kolun kalkmaz hayatla mücadele etmeye.
Yıllar geçer, biraz kendini toparlarsın. Yara kabuk bağlamıştır belki de. Artık sen de bir şeyler başarmaya, düzgün bir hayat yaşamaya başlarsın. Okulu bitirirsin. içkiyi bırakırsın. Kolundaki façalardan utanıp, yazın bile uzun kollu gezmeye çalışırsın. iyi bir işe girersin. Güzel para kazanmaya başlarsın. Araba alırsın, ev alırsın. Hatta onun kadar sevemesen de bir kızdan hoşlanırsın. Ondan sonra hiç sevemediğin için, kabullenip evlilik planları yapmaya başlarsın.
Bir gün eskilerden bir kız arkadaşınla arşılaşırsın. Bir yerlere oturup eskilerden bahsedersiniz. konuşurken, geçenlerde onu gördüğünü söyler. Okul yıllarından bahsettiklerini, uzun keyifli bir muhabbet döndüğünü, evli ve bir çocuğu olduğunu. "Biliyor musun?" der. "Biliyor musun?"... içinden biliyorum dersin. O mükemmeldi, bense eksik hayatın önde gideni. Arkadaşın devam eder konuşmaya. "o zamanlar seni çok sevmiş" der. Duyduğuna inanamazsın. "Ne?" dersin. Arkadaşın tekrar eder. "Evet çok sevmiş seni, ama sen arabesk filmlerden fırlamış gibi bir hayat sürdüğün ve ona hiç yakınlık göstermediğin için açıklamamış duygularını"
ona hiç yakınlık göstermediğin için...
ona hiç yakınlık göstermediğin için...
ona hiç yakınlık göstermediğin için...
Böyle yankılanır durur arkadaşının söyledikleri kulaklarında. Duyduklarına inanamazsın. Bir perde iner gözlerine, kararır birden her yer, her şey, herkes... Oysa daha yeni yeni ayağa kalkmıştın, oysa daha yeni yeni eksikliklerini kapatmıştın. iyi bir hayat kurmuştun ve evlenmek üzereydin.
Kendini naçar gördüğün zamanlarda, aslında çaresizliği kendi kendine oluşturduğunu anlarsın. Sürekli "olmaz" diyerek, mükemmel bir hayatı elinden kaçırdığını anlarsın.
Ve bir insana en büyük kötülüğü kendinin yapabileceğini...
şuan başımdaki olay bendeniz çok yakışıklı sayılmayan normal sayılabilecek bir adamım ama kız şuana kadar hayatımda gördüğüm en güzel kızlardan biri aynı zamanda akıllı boru değil yüksek lisans yapıyor. bu kızla başlarda arkadaşça başlayan ilişkimiz gün geçtikçe benim açımdan bir sevgiye dönüştü aşk demek için daha erken ancak bu kızın çevresinde ki onca erkekten bu kız bana düşmez diye kıza hiç bir zaman açılamadım ve yavaş yavaş aramızı soğutmaya başladım. sonunda da kızla aramdaki bütün bağları koparmaya karar verdim. çünkü; eğer bunu yapmasaydım bendeki bu sevgi platonik bir aşka dönüşmek üzereydi. nitekim kızla onla bir daha görüşmek istemediğimi söylediğimde çok şaşırdığım bir tepki aldım kız bana beni bırakma ben ikimiz ile hayaller kuruyordum diyince ben şaşkınlık ve sevinç karışımı düşüp bayılacaktım neredeyse. meğer ise kız neredeyse 3 ay benden hep çıkma teklifi beklemiş ben etmeyince de herhalde beni sevmiyor sevse teklif ederdi diye düşünüp oda bana açılamamış bir nevi gurur yapmış. bu kadar başınızı ağrıttığım yeter olayı bağlayalım artık şuanda bu güzel kızla çok mutlu bir beraberliğim var sanırım beraber gittiğimiz her mekanda arkamızdan şu fıstık gibi kızın yanında bu dallamanın ne işi var diye konuşuyorlardır.
zoraki tanım= öz güven eksikliğinden meydana gelen hadisedir.
her ne kadar yanlış olsa da genelde mantıklı bir eylemdir. şimdi bu hikayede er kişi, kıza açılsaydı kız kesin reddederdi. ama açılmadı, yıllar sonra öğrendi ki kız da onu seviyormuş. bak sen! bir yerlerde bir bokluk olmak zorunda, hayatın kuralı bu.
gidip açılacaksın arkadaşım. korkunla yüzleşmek yerine niçin kaçarsın bu sorundan? başka bir kızdan hoşlandığında yeniden karşına çıkmaz mı bu sanıyorsun?eğer öyle sanıyorsan yanılıyorsun.***
bu gibi durumlarda hiçte vazgeçmemek gerekir aslında ... meryemin kızı degilya madem hoşlanıyosun arkadaş konuşacaksın kaybedecek hiçbişeyin olmaz ya ...
en kötü konuştun, sana "snne be slk" dedi en azından ne olduunu anlar boş hayallere kapılmazsın ...