anne baba sevgisinin bir tezahürü. yavrusunun boğazına kılçık batmasın diye hamsiler teker teker kılçıklarından ayrılıp çocuğun önündeki tabağa konulur. tabi bu sevgi, çocuğun "yimiycem" deyişiyle farklı bir boyut kazanır.
balığın etini kılçıklarından ayırıp yedirmeyen ebeveynler daha sonra soluğu acilde alır.
(bunun nesini eksilediniz la? başıma bir çok kez gelmişliği var.)
Bu ebeveyn çocuğuna karşı sevgi doludur onun için en iyisini ister ancak yaptığı işin yanlışlığından kendisi bile habersizdir.
Bu sabi sübyanın her işine koşar acıkırsa yedirir, düşerse kaldırır her derdine derman olmaya çalışır hoştur güzeldir ancak bilmez ki ağaç yaşken eğilir. Bu çocuk cocukluğunda gördüğü bu ilgiyi desteği büyüdüğünde bir anda kaybedeğini bilmeden annesine babasına yaslanarak geçirir ve bir gün ondan büyümesi beklenir. işte bu anda çocukluğunda alamadığı kendi ayakları üzerinde durabileceği özgüvenine sahip olmadığından düşer kırılır yavrucak. Bundan sonra ise belki bu güveni hiç sağlayamaz.
çocuk sahibi olmayan, ama köpeğime balık
vermeden önce kılçıklarını ayıklayan biri
olarak, içinde yer alıp almayacağımı merak
ettiğim ebeveyn kategorisi.