gidip gördüğüme, havasını soluduğuma, gidiş sebebime, gidip dönerken uykumdan olduğum günlere, gittiğim her seferine lanet olsun. ömrümün sonuna kadar pişmanlık duyacağım.
dönerken de hep bu şarkıyla veda ettim, bazen varış noktamdan günler sonra bile bu şarkıyla veda ettim. giderken de bu şarkıyla gittiğim oldu otobüste yolu izlerken bu ile varışımın garip bi hissi vardı. o garip his hüsran sonuçların yollarını gidip gelmemdenmiş. bir de pişmanlık hissi… o zamanlar gidip gelirken bilmiyordum bunun geleceğin pişmanlık hissi olduğunu. artık biliyorum. bu da son dinleyişim.
bugün günübirlik geldiğim ama sıcaktan fazla dolaşamadığım, yine de millî kuvvetler caddesi civarında tüm işlerimi ve yemeği hallettiğim güney marmara bölgesine ait bir şehrimiz.
Aşkın nur yengi vaktiyle “yalancı bahar” adıyla ne eser yaratmış. Bu eser benim için Balıkesir’i anlatan bir başyapıt. Ağır, derin, yavaş yavaş damara sızan bir içki gibi. her satırı ezgisine karıştıkça, sözleştikçe esrikleştiriyor…
Ömrümün yalnızca 2 senesini burada geçirdim ama sanki tüm hayat, öncesi/şimdi/sonrası tamamiyle Balıkesir’e ait gibi.
Öncemi unuttum, sonramı ise buraya adadım. Buralı olup sonradan yerleşenler Türkiye’nin en güzel yeri derken ne kastettiklerini zaman geçtikçe anlamaya başladım. Bana göre de şüphe yok ki Türkiye’nin en güzel şehri. Türkiye’nin her yerini gezdim ama buradaki rahatlığı, huzuru, görsel şöleni ve sıcaklığı hiçbir yerde bulamadım.
Aynı zamanda içimdeki huzursuzluğu hiçbir yerde buradaki denli şiddetli yaşamadım. insan en güzel şeyleri yaşadığı yerde ve kişide aynı zamanda cehennemi de yaşar.
Bu mevsimde gece yarısı ertesine varırken dışarıda havaya asılı kalmış hafif sisli havada, hatta tren garı taraflarında sigara içerek yürümek kadar güzel bir şey yoktur benim için.
Bir de ne kadar güzel, ay parçası gibi kadınları var. Altınoluk’taki doğulu istilasının sonucu olan çirkin suretlerden arınıp Balıkesir merkeze gelince gözüm gönlüm açılıyor. Yörük/Balkan karışımı sonucu bu sanırım. izmir kızları hikaye. Türkiye’deki tüm kadınlara bin basarlar şüphesiz. Annem ve “o’nun” kadar güzel bir kadına ömrümce rastlamadım o ayrı.
çarşısında keyifli vakit geçirebildiğim şehir. genellikle şehir merkezi pek beğenilmese, antalya, izmir gibi bir yer bekleyen insanlar tarafından sürekli küçük, ilçeleri daha güzel, deniz yok gibi sebeplerden dolayı eleştirilse de ben balıkesir merkezini ilçelerinden daha çok beğeniyorum. hem bana daha çok hitap ediyor, hem de ilçelerinden daha büyük. birazcık memleketim olmasının da etkisi var fakat diğer sebeplerden dolayı da balıkesir merkezi seviyorum.
genel düşüncenin aksine il merkezini tüm ilçelerinden daha çok beğendiğim şehir. bunun en büyük sebebi de bandırma ve edremit dahil tüm ilçelerinden daha büyük ve daha gelişmiş olması. balıkesir merkez hem bana daha çok hitap ediyor, hem de ilçeleri çok küçük ve gelişmemiş.
balıkesir'in il merkezi idari olarak marmara bölgesine bağlıdır. ancak gerek konum, gerek yapısal ve kültür olarak iç batı ege'ye daha yakındır.
edremit, havran, burhaniye ve ayvalık gibi körfez ilçeleri tamamen ege'dedir.
bigadiç, sındırgı, dursunbey gibi iç ilçeleri de tamamen ege bölgesine aittir.
bandırma, erdek, gönen, manyas gibi kuzey ilçeleri ise tamamen güney marmara bölgesine aittir.
merkezi idari olarak marmara bölgesinde olmasına rağmen daha çok ege bölgesine ait olan, edremit, havran, burhaniye, ayvalık gibi körfez ilçeleri ve bigadiç, sındırgı, dursunbey gibi iç ilçeleri tamamen ege'de, bandırma, erdek, gönen, manyas gibi kuzey ilçeleri de tamamen güney marmara'ya ait olan ilimiz.
geçtiğimiz hafta sonunu geçirdiğim şehir. cumartesi merkezde, pazarda edremit, altınoluk ve akçay taraflarında takıldım biraz. merkezi baya güzelde denize uzak ama yinede sevilesi bir yer. zağnos paşa camii, kuvayı milliye müzesi ve çamlık'ta zaman geçirdim. özellikle çamlık'a bayıldım. dalgalanan bayrak, dev hilal ve atatürk büstünün olduğu meydandan bütün şehre kuşbakışı bakmak pek bir keyifliydi. tabi yolunuz düşerse höşmerim yemeden ve almadan dönmeyin. ben sargın'dan aldım nefisti.