istiklal caddesi'nden aşağı doğru inerken, çiçek pasajının yanındaki sokaktan girdiğinizde karşılacağınız pazar. istanbul'un en pahalı balık pazarıdır.
istiklal caddesinin üstündeki balık pazarının daha yeni düzeltildi yolları. bu kıs o kadar cektirdi ki. kıyafetten istiklale cıkıldıgı hatta balık pazarının sokaına girildigi anlasılır oldu. allahtan yaptılarda yolu artık daha fazla camur banyosu yapmıs gibi dolasmayıs önümüsdeki kıs.
balık pazarında ki bi anım ise hemen giriste, nevizadeye dogru ilerlerken sag taraftaki manavla aramda yasandı. sanırım 3 kisiydik.
yuruyen merdiven,it s way too late, x.
tezgahta kafam kadar çilekler görmüş olarak yuruyen merdivene saskınlıgımı dile getirmek isterken sacma sapan bi boyut kazandı olay.
i:oha çileklere bak.(yuruyen merdivene söyler)
y.m:oha
i:baya saglam hormonlu.
y.m:evetevet.
manavcı amca:ne dionuz lan! siz hormonlu meyve görmemisiniz!!
x:ne diyo lan?!
manavcı yuruyen merdivene: sensin hormonlu !!
y.m:haydaaa?!
i:manyak mı ya herif?!
x:öhöhöh kime dedi hormonlu höhöhö
manavcı iyice kafayı yiyip arkamızdan binlerce laf daha söyler hatta pesimizden geldigi rivayet edilir.bütün balık pazarı ve halk manavcının derdini anlamaya calısır. olayın kahramanları ise hızla uzaklasır.
hala hep görüyorum adamı, hala da hormonlu cilekleri.kafam kadar cilek mi olur aa. cileklerini de sevmiyorum manavcıyı da
yasamdan keyif alınan ender yerlerdendir.
sabah erkenden gidilir,
yeni tutulan balıklara bakılır,
secilir, siftah yapılır hatta.
donuste denize bakılır,
tesekkur edilir.
Katillerin cesetlerini sergilediği yerdir. Hatta cesete geçiş aşamasını da sergilerler. işkence tezgahlarında. Acı vericidir. Tüm balıkları kurtarası gelir insanın.
kokusu hoş değildir lakin keyifli bir yerdir, birkaç tanıdık görürsün bi' selam verirsin. müdavimi olduğun tezgaha doğru giderken, "gel abi nefis barbunum var daha sabah geldi buyrüüğnnn" diyen çığırtkanı duyarsın.
hayatın falanları filanları içinde olan bir yerdir balık pazarları. kandırıkçı esnafı da vardır elbet, sarıkanadı lüfer diye, hamsiyi sardalya diye yuttururlar, sen de kese kağıdını koltuk altına koyar eve gidersin tıpış tıpış.