her şey bir gazetede aysun kayacı'nın "beni şişman buldular." şeklindeki açıklamasını okumamla başladı. "şişman mı? balık etli zaar. e o zaman ben neyim?" çelişkisi yaşamama sebebiyet veren olay. **
kanı bitmiş, benzi solmuş bir kemik yığını olmaktansa, "balina ve hamsi" espirilerini maruz kalmayı yeğlemekteyim efenim.
balık etli olmaktan hiçbir zaman memnun olmayan kızlardır. hayatları rejim yapmakla geçer. aslında beyhude çabalardır bunlar. çünkü beden yapısı çoğu kişide genetiktir.
hafif gıdısı olan kızlardır. " şişmanımm bennn " diye ağladıklarında " yok canım sen şişman görmemişsin " tepkisi alabiliteleri yüksektir, karşılığında ise " her gün aynaya baktığımda görüyorum " cümlesiyle dumur edebilirler.
gayet güzel ve beli tahta misali değilse seksi kızlardır.
erkekler için denen, 'bir dirhem et, bin ayıp örter' lafı bu hatunlara uygulandığında ayıpsız kalanlardır.
yemeğin salçalısı kadının kalçalısı gibi bir tabirle pirim yapan kızlardır. özellikle eski anadolu erkekleri * bu tip kızlara hasta idi. inanmayan eski siyah beyaz filmlerdeki esas kızlara baksın.