Sadece Taksim'e özgü 20 kişilik bir çevik kuvvet birimi. Görev süresi 3 aydır. Adamı psikopat eder. Sadece geceleri Taksim'de görev yaparlar. Görev yapacak kişiler itinayla seçilir ve 3 ay sonunda eski birimine geri döner.
en altta su bir üst kısmında ise çay kaşığı ile bardağın içinde dalgalanma yapmadan doldurulmuş rakı bir üstünde sek votka onun üstünde ise isteğe bağlı olarak lükör doldurulması ile elde edilen görünüş olarak kat kat renkli görülen çok sert içki. fondip yapılıp en alt kısımdaki suya yetişilirse yanma hissi minimum olur.
samsun da sivil bir minibüsle gezen 5-6 tane sert abinin olayları ellerinde ki demir sopalarla müdahele ettiği, özellikle uyuşturucu kullananların korkulu rüyası olan ekiptir. emniyet müdürlüğünü karşı tam sorumluluk taşımadıklarını ve suçluları yakalayıp sağlam bi ders verdikten sonra emniyet e teslim ettiklerini duymuştum.
hemen hemen her ilde bulunan, minibüsle dolaşan polis* ekibidir. direk olarak başbakanlığa bağlı oldukları için emniyet müdürlüklerine karşı bir sorumlulukları yoktur. sizi şüpheli gördükleri takdirde* tekme tokat dalarak, kimlik sormadan, yere yatırarak tartaklama yetkileri vardır. şimdiye kadar yararlı bir şey yaptıkları ne görülmüş ne de duyulmuştur.
ingilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler. Mütareke şartlarının tatbikatı ile silahlarımızı, cephanelerimizi, bütün müdafaa vasıtalarımızı elimizden almaya çalıştılar.
Sonra kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz ve taarruza başladılar. Askerlik i...zzeti nefsini yok etmeye gayret ettiler. Ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu.
Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır.Buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta, engeller ve müşkülat kalmaz.
Malum bir askeri hakikat, felsefi hakikattir; “ordunun ruhu subaylardadır.”
Şahsi ve özel hayatları itibariyle de subaylar, fedakârlar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler.
Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürür.
Onları aşağılar ve hor görürler.
Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz.
Onun yaşamak için bir çaresi vardır. Şerefini korumak!
Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına atmaktır.
Dolayısıyla subay için “ya istiklâl, ya ölüm” vardır.
Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!
MUSTAFA KEMAL (31 Temmuz 1920)
Afyonkarahisar Kolordu Dairesi