-ne dion lan sen sibopp
-duydunuz mu bana ne dedi
-sibop dedi beğenemedin mi palyancho
-bana kimse palyancho diyemez hele makyajı akmış balyanço hiç diyemez
fasıla gelirken takınmış olduğu sportif tavrını pek takdir ettiğim uuserdır efenim bu. ayrıca ankaralıymış da neden tanışmamışız ki daha önce ayıp olmuş ama yazarıdır. muhabbeti pek iyidir. muhabetimiz daim olur inşallah yazarıdır.
içten gülüşüyle gönüllerde taht kurmuş, mesleğiyle çizdiği imaj arasında sıra dağlar olan komik, şen muhabbetli her limanda bi sevgilisi olan! conan insanıdır.
dakikasında kendini sevdirebilen, sıcakkanlı, sevimli mi sevimli yazar kişisi. kızları mıknatıs gibi çeken, kırmızı yanaklarını sıkmaktan kendimi alamadığım, kendine has bir tarzı olan sportif yazar.*** çok seviyorum ben seni yaa.
zirveye yataktan kalktığı gibi geldiğini düşündüğüm yazar. öyle eşofman falan görünce herhalde sabaha kadar kalacak diye düşündüm, lakin erken ayrıldı. bir sonraki zirvede tekrar görüşmek dileğiyle...
devedikeni iLe aynı kaderi payLaştığı için pek bir üzüLen yazar.. beni tuğçe sanıyormuş, beni çıtır bir hatun sanıyormuş.. karşısında sanki ortaçağdan geLen bir adam görünce pek bir şaşırdı.. "Lan sen misin tucimania" dedi.. beğenemedin mi arkadaşım.. *
fazLa muhabbet edemedik yahu yazarı.. başka zirveLerde dibine vururuz inşaLLah..
ilk zirvede tanışmamıza rağmen sıcaklığı ve enerjisi sebebiyle insanın karşılaşınca 'ah canım ne zamandır görüşemedik çok özlemişim' diyesi gelen yazar. (bu arada ben de gora da mavi don olayı nerde geçiyor hatırlayamadım abi?)
O nasıl bir kahkaha, o nasıl bir içtenlik, o nasıl bir ortamı rahatlatan konuşmadır. Bu adam gördüğün anda kanın ısınacağı tip biri. Çok fazla kalamadı zirvede, hatta o çılgın eğlencede bulunamadı ama bir sonraki zirvelerde kesinlikle gözlerimin arayacağı biri.
Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı.
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.
Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
Birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Elimize değen ölür...
Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.
Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
insanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?
ankara ben degil duvarlar sarhos zirvesinde tanıştığım esprili yazar. içeri girer girmez güdümlenmiş biçimde üzerime doğru gelmesiyle önce korkutmuş sonra muhabbetiyle kendini sevdirmiştir.
bildiğim her iki mekanında da arayıp da bulamadığım , hakkında hayırlı şeyler olsun dilediğim yazardır .
varlığı en dostane hissedilen ,yokluğunda beklenilendir , yazardan daha fazlası olan bir yazardır kendisi.