"Balta" kelimesi, Eski Türkçede kullanılan "bal-" kökünden türetilmiştir.
Bu kök, "balmak" fiilini ifade eder ve ağaç kesmek, yarımkürelemek gibi anlamlara gelir. "Balta" kelimesi, bu kökten türetilmiş bir isimdir ve ağaç kesmekte kullanılan bir kesici aleti ifade eder.
Ağız ve sap olmak üzere iki kısımdan oluşan marangoz aleti. Ağzı kavisli olanlar makbuldür. Balta ağzı dövüldükten sonra sırasıyla 880-820-780 ve 720 derecelerde kendi halinde soğutularak çelik moleküllerinin stresi alınır. Bu sayede kırılganlığı azaltılmış olur. Sap olarak meşe, gürgen, kayın, dut gibi ağaçlardan işleneni makbuldür. Hele ki bir de kızılcıktan sap takılmışsa o sap ömürlüktür.
Balta kullanılırken baskın olan el altta zayıf olan el üstte tutulur. Eğer bir odun dikey yarılacaksa merkezle kenar arasındaki yarıçap çizgisine, yatay kesilecekse sağdan ve soldan birbirini kesen 45 derecelik açılarla vurulur. Büyük kütükleri yarmak veya kalın gövdeli ağaçları kesmek için tahta veya metal çiviler kullanılır.
Balta uzun süre kullanılmayacaksa ağzı paslanmaması için gres yağına bulanır. Paslanan çeliğin suyu kaçar ve sertliği kaybolur.
Balta ne kadar keskin olursa olsun budağa veya metal çivilere vurulmamalıdır. Kayıp ciddi ortopedik yaralanmalara sebep olabilir.
Baltalar kol gücüyle çevrilen biley çarklarında ıslak olarak bilenir. Yüksek devirli sanayi tipi biley taşları baltanın ağzını ısıtarak sertliğini bozar.
odun kırıcıydı adı ilyastı
yanaştım yanına yüzünü astı
işin nasıl dedim bir küfür bastı
arkasından baltasını biledi biledi biledi
bana bak arkadaş dedim dedi ne
dedim sen bir vatandaşsın dedi he
dedim kanun var dedi çekil be
arkasından baltasını biledi biledi biledi
dedim ilin nere senin dedi van
dedim çoluk çocuk dedi sekiz can
dedim düzelecek dedi nezaman
arkasından baltasını biledi biledi biledi
dedim gidiş dedi onlara göre
dedim kötü mü ki dedi bin kere
dedim hak adalet tu dedi yere
arkasından baltasını biledi biledi biledi
dedim şu felegin ocagı söne
açıldı gözleri atıldı öne
dedim dur bakalım dedi ne güne
arkasından baltasın biledi biledi biledi
6 senelik yükseköğretim tecrübesinden sonra bamya gibi ortada kalmanın verdiği halet-i ruhiye ile benzeştirdiğim mavi sakal eseri. ayrıca mezuniyet görüntüleriyle birleştirip kendimce bir klip yapmayı düşünüyorum.
baltalar elimizde
uzun ip belimizde
biz ormanda değiliz
orman şehrin içinde
bir aşağı, bir yukarı
var mı bizden uygarı ?
bir aşağı, bir yukarı
var mı bizden uygarı ?
kestane, gürgen, palamut
altı yaprak, üstü bulut
gel şehre gerisini unut
orman ne güzel, ne güzel *
tohumlar fidana
fidanlar ağaca
ağaçlar ormana
dönmeli yurdumda!
burda bahar başkadır
yazlar, kışlar başkadır
ah bu diyar başkadır
anlamayan baltadır
bir aşağı, bir yukarı
var mı bizden uygarı ?
bir aşağı, bir yukarı
var mı bizden uygarı ? *
su akar, iz bırakır
turist eydis bırakır
yazın şambrelle denize girer
kışın baltalar uykudadır *
bu dünya bizim
kirletmeyelim *
birbirimize zehretmeyelim
bu dünya bizim, yok etmeyelim *
1989'daki kazada ölen samsunspor'un defans oyuncusu muzaffer badaloğlu'nun lakabı. kendisi eser özaltındere'nin galatasaray'dan kopmasına ve raşit çetiner'in futbol yaşamını bitirmesine neden olmuştu. o kadar sert bir defansçiydı.