2018 almanya yapımı güzel bir film. 1979 yılında doğu almanya'da yaşayan iki ailenin çılgın bir plan yaparak balonla batı almanya'ya kaçış girişimin gerçek hikayesini anlatıyor. izlerken bir hayli gerileceksiniz.
Siyah olanını hiç gördünüz mü?..
ben görmedim mesela.
Çünkü hiçkimse siyaha çalan hayaller kurmaz,
hep rengarenktir..
Çocukluğumuzdan beri renk renk saldık onları havaya,
içlerine çocukluk hayallerimizi doldurduk,
özgürlük ekledik nefesimizle..
ve özgür kıldık onları..
kendi prangalarımızdan kurtulamazken, onlara özgürlükler verdik.
büyüdükçe değişen, günden güne zehirlenen dünyamızdan geriye özgürlük isteyen hayallerimiz vardı.
sarısına umut adını verdik, geleceğe dair ne kadar umudumuz varsa ona yükledik..
kırmızısı aşk'tı belki de, kimisinin tutkuluydu, kimisinin amansız..
kimisinin platonikti belki..
yaşanabilmesi için aşk'ların bile özgür kalması gerekiyordu belki de..
mavisine dost dedik, gidip de geri dönemeyeceklerin anılarını yükledik, gittikleri yerde unutulmayacak an'ları hatırlasınlar diye saldık gök yüzüne..
turuncusu mutluluktu..
an be an aklımızda kalan, belki de hayata bizi bağlayan..
yeşili içtiğimiz kahvelerin hatrına salıverdik..
özgürlük isteyen kalbimizdi aslında bilemedik, kalamadık, gidemedik de uzaklara,
onun yerine içimizde ne varsa onlara kattık,
yolladık kalbimizin yerine..
bizim gibi özgürlük bekleyen milyonlarca kalplerle birleşsinler istedik göğün maviliğinde.
dedik ya balon var.
çocukluktan, yetişkinliğe ve hatta yaşlılıkta bile içimizde özgürlük bekleyen koskoca bir balon var.
arada bir salıvermek lazım o kadar..
kendisinin arasına tatlı bir kadın girerse muhteşem bir görsel şölen oluşturabilecek renkli, şirin, havasız büzüşen lastik. bunlardan alınmalı şöyle yüzlerce içini şiirlerle doldurmalı salmalı sonra. ya da arabanızın bagajında gezdirmeli, bazen camdan dışarı kaçsa da içlerinden asi olanı size kalanlara iyi bakmalı.
Bir çocuğun eline önce bir sürü rengarenk balon verip, sonra onları satmasını istemek nasıl bir bünye gerektirir? Ve mutluluğun, balonlara sahip olmak değil; onları satmak olduğu çocukluk, nasıl bir çocukluktur?
Bunun hayalini bile kuramıyorsak, ailemize olan borcumuzu asla ödeyemeyeceğimizin göstergesidir. Hayat, bireysel değil; "fucking team work"tür ve "kıç", bu benim hayatım deyip, sana değer veren insanlara dönülüp, götürülesi bir şey değildir. Bu da aileyi bırakmamak için kendime telkindir.
içi boş bir şeydir. Fakat, insanı böyle türlü türlü düşündürür.