insanın damarına nası basacagını iyi bilen yazar. zaten istegi ona entry yazmamızdır ve bunu da başarmaktadır.
biliyorum ben de yazıyorum entry ki istedigini çoktan aldı benden önceki entrylerle ben yazmışım çok mu
düzenli olarak çaylak olmayı kendine misyon edinmiş, gitse de kurtulsak yazarı. yazdıklarındaki dengesizlikler de ayrıca ilginçtir. herhangi bir fikre ciddi anlamda sahip olup olmadığı merak konusu.
sozlugun inançlara olan yalandan saygısını bir kenara bırakmış ve sadece dalgasını geçmiştir. tanımı bırakıp kendimden üçüncü kişi gibi bahsettikten sonra otomatik savunmaya geçebilirim.
ramazanın ilk günü sol frame in tamamen yemek başlıklarından ve oruçlu insanların ruh hallerinden dolu olmasından bııp ve ben de sozluge bu ugurda yardım etmek istedim sadece.
ciddiye almadan sadece eglendim. hatta şu an bu slakça açıklama yazısını yazmaya çalışırken içim çok sıkılıyor zira bunu yaptığımdan ötürü pişman degilim. aksine insanların bu yaptıgımı hakkettigini düşünüyorum.
sadece 15 adet ( bir kaç entri yukarıda görüldüğü üzere) oruçlu insanları kızdıracak entriler girip eglendim. neden? çünkü sol frame in her zamanki gibi ebesi s.kilmekteydi. bir sürü farklı farklı yazar kendi halinde saçmalamaktaydı ve ben de güne başlarken biraz neşelendim. klavyenin dışında oturan insan olarak sozlukte olan biten o sırada giç umurumda bile değildi sadece anlık bir eglenceydi. evet.
neyse efendim akabinde çaylak oldum, çok güzel. ve birden o güruh geldi. çaylak olduktan sonra cevap hakkımın elinden alındığını bilip eğlenen güruh. ve işte görüyorsunuz. zeka yaşımı 13 yaşında ki bir çocuk gibi kullanıp eğlendim akabinde böyle salakça şeylerle karşılaştım.
evet ben kötü bir yazarım, bu konuda yapabileceğim bir şey yok. ama lütfen rica ediyorum en azından bir şeyleri eleştirirken güzlce bir şekilde eleştirin, kendi salaklığına yere düşen çocuğa gülüp gitmeyin. adam gibi konuşup öyle ne yapacaksınızyapın. çünkü bu çocukça tavırlar gerçekten midemi bulandırıyor.
öyle işte. şimdi altbenliğime geri dönüp egomu bu nick altında tatmin etmeye devam edeceğim.
nickin kullanıcısı olan insan olarak hayatıma da devam edeceğim. bağlantı kurmamanız konusunda rica ediyorum. kendim olarak yazdığım bu ilk ve son entrye güle güle derken kendimi imha ediyor ve balon nickine geri dönüyorum.
kullandıgı rumuzu kendini anlatmak için seçen yazar.
hayatta bazen ciddi bazen dalgacı olmayı bilen yazar.
militarist ve ırkçılardan nefret eden yazar.
sıkılan yazar.
kendi halinde eglenen yazar.
kendimi tanıtayım, normal bir insanım, umut sarıkaya esprilerini çok sever, sinema televizyon bölümü okurum. facebook severim, en sevdigim gruplar strokes ve pixies dir. en sevdigim müzisyen jeff buckley dir.
entrylerimi sevmeyen, hatta tiksinen, her fırsatta entrylerimin altına ayar vermeye çalışan, lakin ayar'ın verilmeyip, alındığını özümseyememiş sözlük kullanıcısı.
ha bir de başlığım altından barış çubuğu uzatmış. Yok efendim, benim hümanizm ve demokrasi çığırtkanları ile işim olmaz diyor, iyi sözlük kullanmalar diliyorum burdan kendisine.
gerçekliği, insanlığı özümseyememiş insanlara karşı savaş aça... eeeh hiç bir şey yapmayan yazardır efendim.
şu sozluk kimliginden, sozluk kafasından bir kurtulsak? insan gibi takılsak, ya da bir sussak? ayarmış cevapmış bokmuş püsürmüş. banane! yarın dersim var, uykum var duşa girmem gerek ama su ısınmıyor bir türlü, arada laf yetiştiriyoruz falan. oeh.
- sus diyor kara deli gönlüüüüğm, seeen istemedikçe susmaaaz diyor.
(la dan söyleyin güzel oluyor, hafif muazzez abacı tadında)
çirkinördekyavrusu'na * nick altı entariden ayar verdiğini * kendi başlığının altından duyurmak zorunda kalan, bir de üstüne bastıra bastıra entry numarası vermiş ki, "hani bakın ben bu yazara da ayar veririm" gibilerinden. anlaşılan nickim sol frame ye gelişinin engellenmesine üzülmüş kişi. bana ayar verdiğini kendinden başka kimseye okutturamayan sözlük kullanıcısı.
içine hava doldurulan esnek lastikdir.her ne kadar çocukların eğlence araçlarından biriside olsa,içine sıcak hava uygulanan büyük balon yarışmalarıda düzenlenir.
farklı bir kokusu vardı. bazen üzerinde simli gibi koyu renk boyalar olurdu. en büyük zevkim üzerine * tükenmez kalemle yazılar yazıp resimler çizip sonra havasını söndürdüğüm balonumun üstündeki minyatür yazılarımı yeniden okumaktı. son nefese kadar şişirilip ansızın bırakılan balon ise her yaştan oynayıcının ilgisini çekmiştir,
kaldı ki bu hareket çizgi filmlere destan olup çıkmıştır.
havada amaçsız ve adressiz uçan şaşkın balon, utanmadan bir de karın ağrısına sebep mizahi sesler yayıverirdi.
balonla ilgili herkesin sevmediği tek atraksiyon, ücüncü şahısların elinde tuttuğu balonun ağzını iki yana açmak suretiyle, * okuyan herkesin bir kez daha kulaklarını çınlatan * , olayın öznesi * okuyan kişi ise, çevreye verilen rahatsızlıktan, ve size bakan kısık gözler çatık kaşlardan dolayı anlatılmaz sadisce zevkler alınan bu balondan ses çıkarma fiiliydi.
uçan versiyonlarına küçük yaşta anlam yüklenemezdi.
açık havada elden uçup giden balonun verdiği derin keder bi tarafa, o uzaklaştıkça beyinde yankıları artan '' ben sana demedim miydi sıkı tut bırakma diye şimdi ebenin s.kiyle oyna'' diyen benzeri anne naraları, üzülmek yetmiyomuş gibi kocaman karanlıklarla kaplardı insanın içini. uçup giden balonun ipine tutunmak ve o mutsuz ortamdan çıkıp çizgi film diyarlarına düşmek isterdi bünye. *
sonradan tavşanlı deniz toplu versiyonları çıktı, piyasalara düştü, akıllara zarar.
(#2052236) nolu entrysini an itibarı ile gördüğüm ve ahaha allahtan daha büyük bir iddiada bulunmamış diye adına sevindiğim yazar. aman diyeyim böyle sağlam oyuncuları hafife almayalım.
oltaya gelmesini en son isteyeceginiz balik cesididir. zira once olanca gucuyle asilir, kocaman bir balik geldi sanip hizla cekmeye baslarsiniz, biraz cektikten sonra olta hafifler, balon ignenizle beraber ortadan kaybolmustur. hazirliksiz gittiyseniz, balik tutmak yalan olur.
çıkmaz sokakların dar bulvarlarında uçmayı bekleyen, yalnızlığa terkedilmiş bir balon. bir heykel gibi sabit duruyor ve öyle küskün bakıyor ki gökyüzüne...sanki gökyüzü de ona küskün, sanki yoklukla varlık arasında gidip gelen bir balon. yaşlanmış bir çınar ağacı gibi yorgun ve ağlayan bir anne kadar şefkatli bir balon. dışlanmışlığın akislerinde çocuk sevgisini içinde tutan bir balon...kalabalıktan uzakta sevilmeyi bekleyen bir balon. kendini sevmeyen, kendiyle barışık olmayan bir balon. hayatını dondurmuş ve donuklaşmış bir balon. rengini bir türlü bulamayan bir balon...