gül takıyor saçlarına kadınlar
ıslak ve serin
güller
güllerin içinde saklanan
yalnızlıktan arınabilme
duygusudur bu
bu sessiz serinlik,
verilen her bir anın
ıslaklığı içinde kaybolan
zamanlar.
gül takıyor saçlarına kadınlar
açmış, goncadan geçmiş
kurumaya yakın güller
Love of my life - you've hurt me
You've broken my heart and now you leave me
Love of my life can't you see
Bring it back, bring it back
Don't take it away from me
Because you don't know -
What it means to me
zindanda tek çıkış yolu, rüya.
zidan demek rüya demek, zindanda rüya her şey demek.
zindanda rüya iki heceden daha fazla,
ama zindanda iki heceden daha az olan, yine rüya.
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk
sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı
sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!
sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı
bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak
sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu
eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim
dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı
sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum
varsın kırmızı ışıkta dursun otomobiller.
ben serilip yere,
gökte kaç yıldız var acaba diye sayacak kadar hayalperest,
pervasız, korumasız ve sonsuza kadar salak kalacağım...
pazartesi günü tatile gitmesiyle içime su serpmiş canım yazar. malum sevdicekleri yaban ellerde tek bırakmamak lazım.
gözüm kulağım ol oralarda benim, seviyorum seni. *
edit : eksilemenin manası ne sevgili yazar? eksilencek saçma sapan bi sürü entry var git onlarla takıl. bunda ne var şimdi?
beni hüzünlü bir günümde yasmin levy'nin, me voy adlı olağanüstü eseriyle tanıştırarak duygusal krizlere sokmuş yazardır. ama yinede seviyoruz seni güzel insan.*
...
seni unutamıyorum,
bak bana;
ruhum kanıyor...
...
beni uludağ sözlük'e girmeye teşvik etmiş, can ciğer kuzu sarması, tatlı dilli *, dünya güzeli, çok sevdiğim, çok saydığım, herşeyin en çoku olan yazardır. iyi ki vardır.