hafta sonu alt katımızda oturan rukiye teyzeler evlerini badana yapıyordu ve onları çok sevdiğimden dolayı biraz yardım ettim. hülasa boya artınca rukiye teyze artan boyayı bana verip '' al kukla sen de kendi balkonunu boyarsın bunla '' dedi. teşekkür edip yukarı çıktım ve balkonu boyamaya başladım.
üzerimde gri bi eşofman, üstümde siyah bisiklet yaka bi tşört ve sol kolumda yine her zamanki gibi dudak dövmesi ile yukarı aşağı yukarı aşağı duvarı boyuyordum. boyarken de arada bir sol pazuma bakıp dudak dövmesini öpücük atar şekle getirmek için pazumu şişirip şişirip kendimce oyun oynuyordum. bu en sevdiğim oyunlardan biridir. hülasa fırça sapını kovaya koyup şöyle bi terimi sileyim dedim. tam alnımın terini silerken karşı balkonda duran komşu kızını vilada sapı sıvazlarken gördüm. hisli hisli bana bakıyor, bakarken de vilada sapını iki eliyle bi sağa bi sola çevirerek sıvazlıyordu. sanırım o da balkon temizliyordu. şaşırdım tabii. ben de başladım badana fırçasını sıvazlamaya. o vilada sapını sıvazlıyor, ben de karşısında badana sapını sıvazlıyordum. karşılıklı mütüş bi şekilde sıvaşlaşıyorduk. yalnız kız öyle yetenekli okşuyordu ki ayak üstü boşalacakmış gibi oldum. suyunu çıkarmıştı vilada sapının. hemen gözümü kızdan kaçırıp tekrar duvara fırça darbelerimi yapmaya başladım. fırçaladım fırçaladım ve birden fırçayı kovaya koyup arkama baktım. kız beni görür görmez balkon silmeyi bıraktı ve başladık tekrar sıvazlaşmaya. o kadar zevkliydi ki bunu bütün gün yapabilirdim. tekrar döndüm duvarı boyadım. içimden 1-2-3... 20 ye kadar sayıp aniden yine döndüm. kız aynı mirket gibiydi. beni görür görmez dikiliyor, vilada sapı sıvazlıyordu. çok tatlıydı. hülasa bunu 3-4 kez yaptık.
akşam olunca survayvır izledim sonra. o yarışmayı izlerken merve aydın'a fıstık atasım geliyo. konuşurken dudakları çok acaip.