gece soğuktur, kalın bir şeyler giymeli. yıldızlar izlenmeli, o yüzden soğuktan kaçılmamalı. ışık da söndürülmeli ki karşı apartmandaki meraklı komşu fırsattan istifade gözlem görevini yürütmesin. radyo bulunmalı bir tane, slow müzikler çalan, elbette bira içilip sigara katık edilmeli ancak ağırdan alınmalı, ne de olsa kimse sandalyeden düşüp bir yeri kırılsın istemez.
zihin bu, zorlasan da olmadık yaşanmışlıklara kayacak. bırak kaysın, farzet ki eski bir filmi yeniden izliyorsun, sevdiğin ve bazı sahneleri seni oldukça duygulandıran güzel bir film. ara sıra ürkeceksin, sokakta ayak sesleri, kedilerin çöpten atlamasının tıkırtıları, başını eğip aşağı bakmana sebep olacak. sorun değil, balkon ışıkları sönükse rahatsın.
sabah saatleri yaklaştı, neredeyse güneş doğacak. kahve içme, ufak bir sarhoşluk dalgasının seni yatağına sürüklemesine izin ver. az sonra uyuyacaksın. bıraktığın işin son maaşını harcamak üzere kalktığında öğleden sonraya gözlerini açacaksın. ama şimdi rüya vakti.
uykusuzluğa inat balkonda sabahı beklemek, geceyi renkli ayrıntılarla doldurmaktır, balkonda sabahlamak.
bir zamanlar bende bu eylemi yapardım sözlük. sabahlardım bayağı balkonda ama yazın elbette. böyle soğukların devam ettiği günlerde balkonda sabahlayacak kadar kafayı sıyırmadım henüz allah a şükür. yazın balkonda sabahlamanın da tadı başkaydı, günün ilk ışıklarını beklerken sigaranı içmenin keyfi, serin esen bir rüzgar, hafif üşür vaziyette biranı tekrar yudumlamak.
manasız gelebilir ama bu sırada sık sık geçmiş günleri ve geçmişteki hataları anımsamak, sana yapıldığını düşündüğün hatalara kızmak, yediğin kazıkların sayısını anımsamaya çalışmak, eski aşklardan geriye kalan anılardan bir filmin gözlerinin önünde dans etmesi. günün ilk ışıklarını teninde hissederken artık yatağa doğru yelkenleri açmanın geldiğini düşünüp kalkmaya dermanı olmamak.
yanında kendini en iyi hissettiğin arkadaşınla beraber kalacağın günün birinde, sigara içmeyi yeni öğrendiğin halde 40 yıllık tiryakiymişsin gibi davrandığın zamanlarda, biraz da konuştuğun konuları ailenin balkondayken duymayacağına inanmanın verdiği rahatlıkla gecenin atmosferini gün ışığını görene kadar içine çekme durumu.