kişinin güzel bir şekilde hazırlanıp, deniz şortunu giyip, saat 17.30 - 18.00 civarında balkona direkt gelen güneşe kıçını da hafiften * açarak bronzlaşma olayıdır. evdeki çocuklar balkona çıkıp babalarının kıçını görmekten hiç hoşlanmadığı için içeride mahsur kalırlar.
kısıt içine girmiş beyaz tenlinin mecburiyet hikayesidir...
zevkli olsa gerek?
balkon, abur cubur, istediğin müzik, güneş kremi kokuları ve güneş... üzerine biraz kararmayı da başarabilirseniz tam süper olur!
öncelikle pazardan alınan çiçekli rengarenk (plajlarda çok popüler olan) deniz şortu ayağa geçirilir. içine boxer giymek kişinin kendi inisiyatifindedir. küvet de balkona çıkartılıp içine dalma denemeleri yapılacaksa boxer giyilmemesi önerilir zira çabuk kurumayabilir. ardından balkona eskidiği için çıkarılan çekyat bir güzel açılır ve üzerine hamam havlusu (plaj havlusuna gerek yok kanımca) serilir. yanıbaşına soğuk içecekler en az alkollü olandan en fazla olana doğru sıralanır. entel yazlıkçıysanız kitap gazete dergi de bulunabilir elinizin altında. hatta güneş kremi, hasır şapka, gözlükler, şnorkel, paletler de bir köşede dursun ki o kızgın kum serin su ambiansını tam olarak yakalayabilesiniz. hatta yandaki inşaattan birkaç kova deniz kumu aşırın ki sıkılınca kendinizi gömebilirsiniz. sonra da o çekyata (şezlong' dan daha rahattır muhtemelen) sere serpe yatılır ve karşı apartmanda balkonda mangal yapan aileye ne kadar yaratıcı bir komşu olunduğu gösterilir. sonra tüm bu küresel ısınmadan dolayı beyni sulanmış insan hareketlerinin ardından yorulan beden balkonda uyuyakalır ve balkonda bronzlaşmak hatta kömürleşmek eylemi tamamlanmış olur. küçük bir hatırlatma: güneş kremine rağmen vücutta yanma devam etmekteyse buzdolabındaki kaymaklı yoğurtla bir güzel banyo yapılır ya da direk dolabın kapısı açılıp karşısına oturulur.
