Balkona bakan yaya ile göz göze gelinen an
Yılın çoğunluğunu balkonda geçiren ya da balkon da çok vakit geçiren veya az vakit geçirip de bu olaya şahit olan kişiler demek istediğimi şıp diye anlayacaklardır. 150 metrekarelik evde değil 3 metrekarelik bir alanda ömrümü geçirmiş olmam bana hep fuzuli verdiğimiz ev kiralarını sorgulatır. Kira dediysem 1-2 bin ytl falan değil(olmuyor işte 1-2 milyar diyebiliyorsun da bu sırıtıyor)
Gene böyle bir gün balkonda oturuyorum . tarator, beyaz peynir, ton balığı ve salata da bana eşlik ediyor . bunların yanına ne gider? Süt içiyorum. Aytek marka. Üzerinde tarım bakanlığının izni yok, son kullanma tarihi ve üretim tarihi yok. Galiba şikayet edilmemek için adres de vermemişler. 0592 .. ile başlayan garip bir telefon numarası bulunuyor sütte. Merak ettim aradım. Çağrı cihazı çıktı. Mümkün olan tüm boşluklarda pastorize olduğu yazıyordu. yani pastorize olmadığı garanti idi. Eğer artık saplanmış olduğum şu süt konusundan çıkıp konuma geri dönebilecek olursam; bu hiçbir zaman anlam veremediğim olayın asıl anlamlandıramadığım kısmı nasıl olup da bir insanın yürürken balkonlara bakabiliyor olması olduğunu söyleyeceğim. Sokakta neye bakılır? -arabalara bakarsın sana gelip çarpmasın diye, -yolundaki insanlara bakarsın onlara gidip çarpma diye(192 cm ve 110 kg lık bir cisim olduğum için onlar adına kendimi araba sınıfına sokabilirim aslında. Zaten polisler falan da çevirip ehliyet soruyorlar, bu halde trafiğe çıkamazsın diyorlar. Hep benle dalga geçiyorlar, çok mutsuzum). Ya da efendime söyliyim bir hanımkız görürsünüz göte kilitlenirsiniz. Balkonlara bakmak da neyin nesi? Daha ne balkonlara baktım yürürken ne bakan birini tanıdım ama bizim apartmanın önünden onlarca kişi geçerken kafalarını kaldırıp tarıyorlar etrafı. Ne görmeyi planlıyorsun balkonda. Nasıl bir gözetleme toplumu olduysak artık. 04 keraneci falan diye adım bile olabilir etrafta belki de bilemiyorum.
Günün birinde bu benim balkona bakanlara çabuk kaç kuduz köpek hemen arkanda diyip hoplatacağım. Hahaha enayi yürrüüüü diye arkasından bağıracağım.
Apartmana bim tarafındaki yoldan yanaşan genç ve güzel kız, etrafa gülücükler saçmakta idi. Baktığı yerde çiçekler açıyor, cennet fıskiyeleri fışkırdıyordu(satırlarca bu insanları itin götüne sok, olay kız olunca hemen götlekliğin kralını tanıma. ikiyüzlülüğümün farkındayım). Kız gülümsüyor, dünya değişiyor , yaklaşıyor ve bakışlarını bana doğru iyice keskinleştiriyordu. Oha bahçe kapısını da açıp içeri girdiğinde bu kadar sikici olduğumun farkında olmadığım için şaşırmıştım. El sallayıp merhaba dediğinde ise artık saniyeler sene gibi geliyordu. Doğruldum ve iyice sırıtarak "merh..." Dediğimde ise benimle beraber üst kattan Nuriye teyze de "yavrum hoş geldin" diyordu. Aman allahım lanet olsun böyle dünyaya. Lanet olsun kelimelerin hep ilk hecesine vurgu yapan şerefsiz dilime. Bu durumdan nasıl kurtulabilirdim? Acaba "merhaba apartmanımıza hoş geldiniz" dermiş gibi yapan sevecen, masum, köylü çocuğunu oynasam nasıl giderdi bu ortama. Çaresiz içeri geçtim televizyonun uzaktan kumandası ile manasız kanal değiştirmler yapıyordum babamın "sikerim senin seyredeceğin televizyonu ver şu kumandayı it" uyarısı ile kendime geldim. Kız üst kata geçmiyordu. Bir süre daha apartmanın önünde Nuriye teyze ile konuştu ve bahçe kapısının sesini duyduğumda gittiğini anlamıştım. Sanırım balkondan içeri geçişim ile birlikte evin kapısında pusu kurup tam o geçerken onu içeri çekip tecavüz edeceğimden korktu. Öyle bir niyetim yoktu. Çünkü ev kalabalıktı.
Netice itibarı ile bunlar hep tecrübe bir daha yoldan geçen insanlarla göz göze gelmiyorum. Balkonuma baktıklarını hissettiğimde başka bir yere bakıyormuş gibi yapıp tam ona şaak diye hareket çekiyorum. O kişiyi de durumun şaşkınlığı ile "ulan bana mı yaptı, yok canım beni görmedi bile, ya yapdıysa .., yok yok yapmadı" gibi soru işaretlerine boğup ufuktan ayrılışını izliyorum... insanın zamanı boş parası bol olmasın.