Arap yarımadası ve çevresindeki problemler yüzünden, arap perestliğimiz yüzünden unuttuğumuz yıllarca bizim milletimizin yaşadığı,egemenlik sürdüğü güzide topraklardır. Her ismini duyduğumda içimden bir şeyler kopar. Bir Balkanlar birde Oniki Ada.
Arkadaşımın anlattıklarını içten içe "vay be ben de gitmeliyim" diyerek dinlediğim bölge. Aslında tek başına gidecekmiş ancak yakın arkadaşı da gelmek istemiş böylelikle 2 arkadaş çıkmışlar yola büyük cesaretle. Otostop ve hostelde kalmak da bu cesaretin büyük örneklerinden. 10 günlük bu seyahatleri uçak biletleri ve ulaşım masraflarıyla her şey dahil kişi başına yaklaşık 1500 liraya mal olmuş. Harcamalarına dikkat eden daha uyguna da getirebilir anladığım kadarıyla, bazı yerlerde yaşam pahalıyken bazı yerlerde oldukça makulmüş çünkü.
tek başıma cesaret edebilir miyim bilmem ama ilerleyen zamanlarda, mesela seneye çalıştığım zaman para biriktirip gitmeyi çok isterim. Hem O zamana kadar benimle gelmesi için kafalayabileceğim bir yol arkadaşı da bulurum belki.
"balkan milliyetçiliklerinin en problemli yanı şudur; .... milliliyetçilik kendi özgün geleneksel yaşam biçimini ve kültürünü savunmak derdinde değil. bu anlamda geleneksel bir muhafazarlıktan çok değişimci ve modarnist bir saldırgan frup söz konusudur... burada milliyetçilik komşunun toprağına göz kırpmak ve bölgede nüfus kurmak kalgası anlamına geliyor.işte maalesef bu asrın iyimser değerlendirme ve düşünce sahipleri bu nedenle balkan coğrafyasında sukut-ı hayale uğramaktadır." ilber ortaylı. yakın tarihin gerçekleri kitabından..
birinci dünya savaşı öncesi trablusgarp savaşı sonrası fransız ihtilalinin etkisiyle osmanlıdan gaza getirilerek koparılmış bölgedir. ve osmanlıdan sonra bu bölgede yaşayan devletler hep acı çekmiştir.
onlar osmanlı zamanda , kızları saraya sultan erkekleri sadrazam oluyordu. şimdi ise kızları amsterdam kerhanelerinde satılıyor.
son bi not : eğer osmanlıdan kopmamış olsalardı mis gibi tertemiz bosnalı kızlarla sevişirdik. buda biz erkeklerin kaderiymiş.
o değilde bende az yavşak değilim. balkanları anlatırken konuyu türk kızlarına getirdim.
tarih boyunca tüm medeniyetlerin ilgi odağında yer alan bir coğrafya olmuştur. her yöne açılan yollar üzerindeki konumu; balkanların kültürel zenginliklerinin kaynağı olduğu kadar, yaşadığı toplumsal tarihsel trajedilerin asıl nedenlerinden biridir.
avrupadaki tüm büyük güçler, asyanın, doğu akdenizin, afrikanın, güney ve güneydoğudaki sıcak denizlerin zenginliklerine ulaşabilmek ve kendi güvenliklerini garanti altına alabilmek için balkanlar için yüzyıllar süren büyük savaşlar gerçekleştirmişlerdir.
balkanlarda hakimiyet, akdeniz, kuzey afrika, kızıl deniz ve hint okyanusundan geçen ticaret yolları üzerindeki hakimiyetin tamamlayıcısıdır.
günümüzde bu olguya, enerji yolları üzerinde kontrol sağlama kavgası da eklenmiştir. balkan topraklarında yaşayan milletler, tek bir devlet sınırı içinde yaşamamakta ve birçok milletin fertlerine birçok devlet içinde rastlanabilmektedir.
balkanlarda yaşayan başlıca halklar şu şekilde sıralanabilir; türkler, yunanlılar, bulgarlar, sırplar, boşnaklar, arnavutlar, hırvatlar, makedonlar, romenler, slovenler, karadağlılar, pomaklar, ulahlar ve romanlar.
konuşulan başlıca diller ise şunlardır: türkçe, yunanca, bulgarca, sırpça, boşnakça, hırvatça, arnavutça, makedonca, romaence, slovence, roman dili.
üç büyük semavi dinin mevcut olduğu, farklı ırkların yaşadığı, onlarca farklı dilin konuşulduğu, balkan yarımadasında, türkler, yunanlılar, bulgarlar, romenler, arnavutlar, sırplar, hırvatlar, slovenler, boşnaklar ve makedonlar en büyük halkları oluşturmaktadır.
soğuk savaş dönemi ve sosyalist rejimler balkan toplumlarındaki milliyetçi duyguları azaltmamış, aksine derinden beslemiş görünmektedir.
soğuk savaş sonrası yugoslavyanın dağılışı ve gün yüzüne çıkan milliyetçi hareketlenme, bölgede yaşayan halkların beklentilerine göre neticelenmiş ve sadece bağımsız, sorunlu devletlerin oluşumuna neden olmuştur.
osmanlı'yı osmanlı yapan coğrafyadır. aynı coğrafyayı aynı süre ingiliz elinde tutaydı, orayı %200 asimile ederdi. osmanlı "ben parama bakarım aga" demiş olduğu için milliyetçilik cereyanlarına kurban gitti güzelim memleketler...
gerçi her işte bir hayır var; böylece aynı güzelim memleketler "toki tuna boyu konutları", "ağaoğlu my varna" falan gibi zırvalıklarla içine edilebilirdi ortalığın.