eminönü'nde galata köprüsü yanında 3-4 tekne üzerinde yapılan, yanında turşu ile güzel giden yiyecek.
Not: balık ekmek 5 lira, turşu 1.5 lira, ortalama yeme süreniz 3-5 dakika. Kalabalık olması sebebiyle muhakkak birileri lokmalarınızı sayıyordur. Çalışanlar da biran önce kalkın demenin peşindeler zaten.
galata köprüsü altında ve ışıklı sandallarda yendiğinde hayal kırıklığı yaratan fakat saat 23.00 dan sonra eminönü iskele önlerine gelen seyyar kömürde balık ekmek harikadır..
istanbul isimli şehire ayak basıldığı taktirde eminönündeki sandallı amcalardan yenilmesi gereken müthiş lezzet. ama kılçıkları biraz insanı sinir edebiliyor eğer ki kişi benim gibi kılçık düşmanı ise.
en klasik şeklini galata köprüsü kenarında denize yanaşmış teknelerde yiyebileceğiniz yiyecek. hemen yakından bir adet turşu suyu alınması tavsiye edilir. köprüdeki restoranlarda da balık ekmek yiyebilmek mümkündür.
kadıköy rıhtımında bolca bulunan yiyecektir. ama tam böyle vapurdan inmişken, ekmeğin arasına sıcacık palamut, maruluyla, soğanıyla... tam denize nazır, hele de akşamüstüyse. çok güzel oluyor yahu. *
her ilde rahatlıkla yiyebileceğiniz mükemmel yiyecek.
burada 2.50 tl'ye böyle soğanlı, marullu, limonlu, mis gibi balık ekmek yiyebiliyorum ben. tam da dersanemin yanında. tutan kuponun parasını alıp arkadaşlarla balık ekmeğe gitmek, "oh amk bugün de bitti" deyip eve gitmek, balık ekmeğin kendisinden daha lezzetli sanırım bir bütün olarak.
ha ayrıca, özel anlamlar yüklenmemesi gereken bir yiyecektir ayrıca bu. sevgiliyle uzayda yemesi çok güzelmiş, deniz kokusu olunca zevkten takla atıyormuşuz falan. geçin lan bunları.
vazgeçilmez tat.
allah'ım biri beni kurtarsın ben kendimi durduramıyorum. hafta içi beş günün dördünü insan balık ekmek yiyerek geçirebilir mi...ben geçiriyorum ama.
üstelik de soğanlı. (soğansız olmaz da işe geri dönüşü var bu durumun)
neyse valla, izmir konak'ta harika da bir yer buldum.
balık ekmek güzeldir tavuk yerine martı yemekten 1000 kat güzeldir hem de.
izmir inciraltında sahilde küçük kulübesinde bir amca yapıyor ki, parmaklarını da yersin valla. inciraltını özleme nedenim bu sayılabilir. gece gece canım çekti. ne diye hatırlatıyorsun sözlük?? *
kıyıdaki teknenin uzatılmış ahşaplı, metal iskelesınden yanındaki halatlara tutunarak bindim. üst kata çıkan daracık merdivenleri çıktım. denize bakan taraftaki güneş gören masaya oturdum.kapıda karşılayan ihtiyarı beklerken bir genç belirdi.
-buyrun ne alırdınız?
-balık ekmek, yanında da bir çatal.
-çatal? hıı salata için tabi.
-evet.
-içecek ne alırdınız?
-şalgam olsun.
uzaklaşırken o iki çift gelip çöktü yan masaya.
genç geldi yine. bıyıklı adam sordu:
-menünüz?
-ee menüyü anladım da yani, ekmek arası mı, ızgara mı olsun?
-höö!
-yani hamsi mi, palamut mu?
-balık ekmek olsun o zaman
-evet anladım. içecek?
-kola olsun.
çekildi huzurdan, söylendi bıyıklı kıza, dediğini söyledi başka yere gitmeleri için.
geldi birazdan ekmek arası.
-başka bi emriniz?
-estafurullah.
ya da kalsın mı deseydim. şalgamın su gibi zaten, suya ihtiyaç hissetmedim. yandaki kayıkta iki kişi. biri sırtı dönük, uzanmış denize. elindeki oltayla oyalanıyor. ayaktaki adam kayığın ortasındaki tahtadan motorun kapağının üstünde hazırladı tahtada bir parça yemlik. tahtayla uzattı adama. koydu adam grileşmiş tahtayı onundekı çıkıntıya. döndü ayaktaki torbadaki karidesleri soyma işine. önce kabukları,sonra kafayı, en son kuyruklarını çekiştirerek soyduğu karidesleri attı tek tek porselen tabağa. neden ayakta durduğunu anlamadı, oturdu sırtını camlı kabine verip. bir adam daha geldi, uzattı ona katlı minderi. adam minderi kayığın kenar köşesine yatırıp çöktü üstüne. oltalı deri ceketli adam yaktı bir sigara, aldı sol eline, bileğini dayadı kalçasına. yatarcasına yaslandı kayığın kıç genişliğine. iki savurdu misinayı havaya.
bir yıldan beri tadı damağımın tam şurasında* duran lezzet. bu yaz tatilde, eminönünde 1 ay boyunca hergün yemeyi düşünüyorum.galata köprüsünün altındaki lokantalardan birinde de yedim ama teknedekinin o nefis tadını vermedi.**
