kendini daha güzelleştirebilen hatunları çekemeyen kezbanlardır. her nedense, kadınlar için yaratılmış topuklu ayakkabı, allık, göz kalemi, ruj gibi nesnelerden habersiz yaşarlar ve bu nesneleri kullanarak kendini güzelleştiren, kısacık şortuyla bacak güzelliği gözler önüne seren hatunları kıskanırlar.
"o kadar makkaş yapsam ben de güzel olurdum." en büyük vecizeleridir. "suratlarındaki x kilo makkaş, boyunlarındaki y kilo takıyla nasıl rahat ediyorlar anlamıyorum." da sık kullandıkları bir kalıptır.
üzgünüm kezbanlar, sizin gibi bakımsızlar anca doğada ilgi çekebiliyorlar. metropollerde kendine bakan, kendine önem veren insanlar göz önündedir. güzelleşmeyi bilen insanlar önemlidir ve yaptıkları her şey takdire şayandır. bakkala topuklu ayakkabıyla bile gitseler sorun değildir. kıskanmayınız bu kadar.
not: bak gıcık oldum şimdi. önüne gelen author özentisi diyip duruyor halbuki authora benzeyen herhangi bir üslubum olmadığı gibi onun ilgilendiği konularda yazılar dahi yazmıyorum. eğer ki son 20 senedir hemen her insanın kullandığı "kezban" kalıbı yüzünden author özentisi ilan edildiysem komedyensiniz demektir. şayet bu kalıp author'un çıkardığı bir kalıp değil, hemen herkesin dilinde olan (sözlüklerle alakasız kişilerin bile) bir kavramdır. neyse, içinizdeki kompleksi attığınız bir gün tekrar okursunuz umarım.
aslında bir başka açıdan bakımlı kadını çekemeyen! ifadesi çok kötü görünür ilk okunduğunda.
birbirlerinden tamamen farklı hayat standartlarında yaşayan insanlar nasıl kıyaslanabilir ki! bu kıyası kendisi nasıl yapabilir ki köylü kadının? onun ifadeleri sadece şaşkınlıktır, belki de özentidir biraz yani özeniştir, keşkedir ama kıskançlık değildir!