efenim dün de " sevişgenlik felsefesi " başlığında anlattığım üzre, başıma ne gelirse üçgen vücudumdan ve bebeksi yüzümden geliyor.
geçen gün abur cuburluk bir şeyler almak için köşedeki bakkala gittim. tesadüf bu ya, dükkana bizim bakkal amcanın kız bakıyormuş. 20 li yaşlarda gayet hoş bir bayan kendisi. neyse uzatmayayım gofrettir, çikolatadır bir şeyler aldım. kız bu arada bakışlarıyla resmen yiyor beni. tam parayı verip çıkacaktım ki kız ağzındaki baklayı çıkardı.
"ünün, tüm semti sardı sevişgen. bütün kızların ağzında sen varsın. bana da bir el atsan" demesin mi. hay dedim lanet olsun ya. ben sabah akşam sevişen bir insanım. arada dinlenmeye de ihtiyacım var. ama yine de kıramıyorum işte.
dedim çok istiyosan akşam gelirsin, gelmezsen de çok sikimde olmaz yani dedim. neticesinde varyeteye doymuş bir insanım yani. niye alttan alayım. döndüm arkamı çıktım.
tabi sevişgen sinek ismet i unutabilmek mümkün mü? babasına, arkadaşıma ders çalışmaya çıkıyorum deyip geldi bana. hayatının en kıyak akşamını yaşayıp gitti. çıkarken de yine görüşür müyüz dedi?
hiddetlendim tabi. aynen şöyle söyledim ona: "bak kızım, ben sevişgen sinek olarak, kaydığıma bir kez daha kaymam. bunu böyle bilesin. güle güle".
- bu bizim oğlan çok yaman teyzesi dün bakkalın kızıyla sevişti.
+ maşallah bizim oğlanda hala okuldaki kızlarla sevişiyor. adam olacak bu çocuk belli.
- biz küçükken bunun göbek bağını cumhurbaşkanlığı köşküne atmıştık.
+ belli büyük adam olacak bu. cumhurbaşanının kızıylada sevişir ileride.
- sevişir teyzesi aslan oğlum benim. süt vereyim mi oğluşuma.
