Sermaye büyümek zorundadır. Büyüyemezse batar. Büyük sermaye de hem iş hacmini arttırarak, hem de küçük sermayeyi "yutarak" büyür.
Şimdi de "marketler" bildiğimiz sokak arası bakkallarını ezmeye başladılar. hep tartışılıyor. Doğaldır. Kapitalizm budur.
Bunlar basit bilgilerdir.
Ama buna karşı çıkmaya çalışanlar "kahraman bakkal süpermarkete karşı" edebiyatı yaparlar.
Mahalle bakkalı, süpermarkete karşı direnemez.
Havanda ilaç tozu dövüp macun yapmaya çalışan "eski usul" eczacının, büyük ilaç tekellerine direnemeyip ya kapanmak, ya da onların alt tarafı pazarlayıcısı, bir "sokak şubesi" olmak zorunda kalması gibi...
"Kahraman" bakkal da ya dükkanı kapayacak, gidip marketlerden birine tezgahtar yazılacak, ya da...
Örgütlenecektir! (aaa örgütlenmek! unutmuştunuz bu kelimeyi değil mi? bu coğrafyada yapması ne kadar da zor bir eylem)
Örgütlenme deyince hemen aklınıza "bakkallar direnişe geçsinler de eylem yapsınlar" önerisi gelmesin tabii. Bakkal Hacı Emin Efendi'yi bir Deniz Gezmiş'e dönüştürmeye çalışmak ancak "romantik bir saftiriklik" olabilir.
Bir ilçenin mahalle bakkalları bir araya gelecekler ve o bölgenin büyük marketine "rakip bir zincir" oluşturacaklardır. Sokak aralarında kalmış çeşitli bakkal dükkanları, yeni yeni marketlerin küçük şubelerine dönüşeceklerdir.
Bakkallarımızda bu bilgi, beceri, basiret, enerji var mıdır?
Pek yoktur. Burada önemli olan para da değil, "know-how"... Küçük esnafı kapitalist işletmeciye dönüştürmek için yıllarca üniversite eğitimi mi verilecek?
Geriye kalıyor, "kooperatifleşme" yöntemi.
Bu da zor... Bu da bilgi ve beceri istiyor. Bir de "önder" istiyor tabii.
işçi lideri gibi, bir "esnaf lideri" istiyor. Bir de değil, birçok...
"Bakkaldan" bu çıkar mı? Ülkemizde ağır sanayi işçisinden çıkamıyor da, gözünü sevdiğim Elin kasabalısından mı çıkacak?
Öyleyse... Öyle "adım başında bakkal" kalmayacak zaman içinde...
Hepsi de yok olmayacak canım, korkmayın. Sayıları azalacak. En kötüleri, en garibanları gidecek, "dişlileri" yaşamayı sürdürecekler.
Her sektörde böyle olmuyor mu?
O zaman bu yaygaranın, sırf hükümete vurmak için "kahraman bakkal" edebiyatı yapmanın, "bakkal toplumsal barışın teminatıdır" gibilerden saçmalamanın anlamı nedir? Mahalle bakkalı toplum barışını sağlıyor da süpermarket bizi içi savaşa mı sürüklüyor?
Alternatifi ne midir?
Bolşevik bakkal ve manav düzeni...
evet rus yazar Elizaveta Mukasei bir kitabında buna örnek bulabilirsiniz.
bir zamanlar Moskova'da, kapıda "08 Numaralı Sebze ve Meyve Dükkanı" yazıyormuş, içeride beyaz önlüklü, beyaz başörtülü iki kadıncağız, ikisi de devlet memuru, raflar boş, bomboş, "mecazi" anlamda değil gerçek anlamda bomboş, hiçbir şey yok içeride... Vitrinde elma, armut, portakal resmi var. Evet, meyvenin resmi var.
Fıkıhçıların üzerine tek içtihat yapmadığı konudur. Çünkü kendilerini besleyenler hep büyük balıklar olmuştur. Onlar büyük balığın midesine gidecek küçük balığa tövbe 34, nahl 71, haşr 7 ve maun suresi gibi ayetlerle destek çıkmazlar.
" Herkes rızkını yer, zekatını veriyorsa, alıp satımında hile yapmıyorsa bir şey diyemeyiz" derler. Yoksulluğu ve ezilmeyi sevdiren bu zihniyet Allah ın dinini traşlaya traşlaya çözüm üretemez bir hale getirmiştir.
bugün neden Müslüman anneden doğan gençler komünizme, sosyalizme yöneliyor, hiç düşündünüz mü?