ne yaparsa yapsın hiç sansı olmayan kardeşlerdir. o bakkala gidilecek. aa eğer kardeşlerden biri bakkala giderken bile kotunu t-shirt ini converselerini giyen tipse *, o zaman iş zavallı küçük kardeşin üstüne kalır. daima.
Tecavüz kaçınılmazsa zevk almayı bileceksin sözünü özümseyip para üstüyle kendisine istediği şeyi ısmarlayan ve eve döndüğünde de azar işitmeyi göze alan yiğit kardeştir.
haftasonları bakkala gönderildiklerinden ötürü, birisi bakkala gidene kadar yatakta numara çekerler. hele ki bizim evdeki gibi kahvaltı 13'ten önce edilmiyorsa, vay halinedir; 48 saatlik haftasonunun 30 saati yatakta numara yaparak geçer.
denedim ve gördüm gençler. güzel yaz gününde der meister abiniz gibi götü yırtık kaprinizle pırıl pırıl güneşli havada bakkala gidin, gelin. hiç gerek yok numaraya falan, kaldıracakları zaman eşek gibi de kaldırıyorlar zaten.
o değil de, kız falan görmemiştir di mi? bi' de eller cepte lipton reklamındaki arıza kıvamında geziyordum, "lala bugün hayat çok güzel" diye. yaz aylarını hiç sevmezdim zaten, bu sene bir hoş yaklaşınca sebebini merak ettiydim. yok, yine yapamadım sözlük; yine önyargılarımla giriyorum yaza, benden yine bir bok olamayacak.
yani bi' kere, kantinde iki korneti aynı anda yiyen, karşısındaki kıza ağzının kenarındaki çukulatayla bön bön bakan adamdan ne beklersin ki sözlük? "yaladım ama al bunu sen yine de ehieh" demesi gerekmez miydi bu adamın?
her hafta sonu yaşadığım hafta sonlarımı kabusa çeviren trajı komik olaylar.. annem her seferinde ablama söyler o herseferinde bir kücügüne o bir kücügüne ve en kucuk ablam da bana atar ben herseferınde tartısır bır ton laf ederım ama annemın de o annelık kozunu kullanmasıyla dayanamayarak ve uzulerek butun haftanın yorgunlugunu atamadan sıcacık yatagımdan ve en guzel ruyamdan kalkıp gıderım.. aslında gitmek o kadar buyutulecek bır sorun degıldır.. sorun ablamın gıderken attığı bakışlardır.. sanırım en büyük ablamdan nefret etmemin sebebi de bu..