bak-kal... bakılıp, kalınması gereken, hiç bir şeye dokunulmaması, el uzatılmaması hatta fazla bakılmaması gereken işyeri. bakakalınmazsa ücret ödenmiyor, baktığın şeye dalarsan, bakışına-tutuşuna göre ücret ödemek gerekiyor...
Bu aksam işten gelirken anahtarimi yanıma almadığımı farkettim zile bastim bastim acan olmadi zaten saat gece yarısı apartmana giren çıkan yok telefonunda sarjını internette gezerken bitirmistim son çare mahalle bakkalına gittim ailemi arayıp durumu anlattım sağolsun cengiz amca telefon konusmasindan para almadığı gibi bide çay yapmış bir bardak ikram etti bende mutlu mutlu evime gittim bakkal samimiyetin taaa kendisidir.
aklımda meme var. şöyle olsa da emiklesek falan diye iç geçiriyorum.
nurettin abi bir meme versene dedim. adam bi işle uğraşıyordu. döndü bi ne diyor bu amına kodumun çocuğu bakışı attı. benim kafa dank etti ama belli etmedim. buyur dedi. lm abi dedim kısa. ha dedi. hemen çıktım.
vardı önceden bunlardan. her köşe başında, genellikle içi adım atamayacak kadar dolu ve küçük bir dükkan olurdu. içinde tonla şeker, çikolata, cips ve hatta gazoz dahi olurdu. en çok da yazın meybuz olurdu dolabında. bakkal tam teşekkülüyse yalnız. her bakkalda meybuz olmazdı. açık çubuk kraker, kurupasta ve leblebi tozu satılırdı. ekmek sıcak sıcak tahta kenarlı dolaba gelir, herkes tarafından milyon kere ellenerek seçildikten sonra alınırdı.
ne özenirdim lan bakkal çocuklarına. sanki istedikleri her şeyi, her an, istedikleri kadar ve sormadan yiyebilecekler gibi gelirdi. hansel ve gratel gibi.
sonra avm'ler falan geldi. küçük bakkallar birer birer silindi. ekmekler poşetlere girdi, beş bin çeşidi çıktı. yok sütlüsü, yok tam tahıllısı, yok kepeklisi. normal ekmek bulmak sanat haline geldi. kuruyemişler, çubuk krakerler paketlendi. meybuz satılmaz oldu da algida tüm dükkan önlerinde yerini aldı. bakkal formatında olup az buçuk daha cingöz olan işletmeciler ceplerinde 3 kuruş da fazla paraları varsa 'bakkal'larını 'market'lere çevirdiler. ne soğuk kelime lan market! misal erdal bakkal nası sıcak, erdal market olsa bok gibi resmi sanki.
böyle meyvelerin sebzelerin üstüne fiyat yazmayıp tartmadan itelemesi var ya onu yapınca anasını sikesim geliyor. fazla para vermek değil mevzu alsın canı sağ olsun 2-3 lira fazla bizi batırmaz amk ama insanın zoruna giden kazıklanma duygusu sikilme hissiyatı, dolandırılma kerizliği. ulan biz küçük esnaf kazansın komşumuz adam diye bakkala gidiyoruz herifçi oğlu 2 tane anamur muza 3 lira para alıyor. lan kilosu zaten 4 lira bunun amk ne demeye o kadar para alıyorsun.
aslında kardeşim bunlardan alışveriş yapmayacaksın devletini düşünüyorsan. fiş kesme ne hak getire adamlar bir kuruş vergi vermiyor lan. bizim eski bakkal 3 yılda 750 bin tlilk dükkan almıştı tabi alır amk vergisi yok algısı yok basit usül muhasebeden görünüyor. büyük market öyle mi amk ne alırsan al vergisini veriyor devlete hem de bakkala göre daha ucuz. deli oldum lan sabah sabah derdimi sikiyim demeyecem haklıyım.
Bundan yaklaşık 20 sene kadar önce süpermarketler mantar gibi çoğalıp piyasaya girdiğinde slogan şuydu; "kaliteyi ucuza alın". Nasıl kazandılar peki bu kadar? Sürekli peşin sattılar. Yerli Tedarikçilerine ödemede asgari 90 gün vade verdiler. O süre zarfında hep parayı kullandılar. Malı toptan ucuza aldılar çok satıp sürümden kazandılar. Marka yerine benzer kalitede muadil malları daha ucuza alıp piyasadaki kaliteli malın fiyatının biraz altında fiyatla daha çok satıp pazar ve sermaye kazandılar. Her geçen gün yeni kalemler ve yeni sektörlerdeki malları satmaya başladılar. ilk başlangıçta basit paketlenmiş gıdaydı sattıkları kalemler. Sonra bakliyat şarküteri et tavuk manav reyonları ile gelişti. Sonra çeşitli temizlik ürünleri Sonra giyim beyaz eşya elektronik inşaat hırdavat hatta mobilyaya değin iş uzadı. iş süpermarketle kalmadı. indirim marketler, mini marketler, avm ler işi tamamen profesyonelce kurgulanmış pazarı ele geçirme taktikleriydi. Sadece bakkallar değildi biten. Yaklaşık 50 ana sektör yan ilavelerle birlikte 200 sektör tarih oldu süpermarketlerle birlikte. Çünkü sattıkları ürünlerin (yaş sebze meyve hariç) % 80 i ithal. Dışarıdan tedarik. Kendisi açıkladı, Sadece metro gross market 2017 yılında türkiye pazarında herkes zarar ederken % 25 büyüdüğünü bizzat ceo'sunun ağzından ilan etti. Ekonomi sayfalarını takip edenler bilir. Vergi sgk ve diğer avantajlarını saymıyorum bile.
Şimdilerde vatandaşı kazıklıyorlarmış. Az bile yapıyorlar. Bizim insanımız herşeyin en iyisine layık..! Umarım daha iyi kazıklasınlar. Beter olsunlar.