alınan hizmet karşılığında,hizmet eden kişiye,hizmetten ayrı olarak verilen fazladan paradır.
ama işte ne kadar bahşiş vereceğini bilememek bazen kişiyi güç durumlara sokar.
-"az versem arkamdam atıp tutar şimdi bu adam" diye düşünerek,büyük bir miktar para vermek,ama dönüş yolun yarısında da "çok mu abarttım acaba?şimdi de adam arkamdan enayi diyecek" diye pişmanlık duymak.
-"aman bu adamlar senden benden zengin,her gelen bir ton para veriyor bunlara. benim parama mı ihtiyaçları var sanki? ama ayıp olmasın,minik bir şey bırakayım avcuna" deyip çok küçük bir meblağ vermek.
-yukarıdaki iki seçenekten birini seçememiş kişi ise; "aman boşver. bu seferlik vermesem de olur" der ve hizmet veren kişiye bakmadan ortamdan sıvışır.
ama bazı insanlar kime ne kadar bahşiş vereceklerini iyi bilirler. onlar tebrik edilesi kişilerdir.
Eger sizi hatirlama olasiliklari varsa isletmeye bir daha gittiginizde goreceginiz muameleyi belirleyen en temel unsurdur, daha da onemlisi, muhtemelen isvereni tarafindan memnun edilmeyen calisana yapacaginiz muhim bir katkidir. Lokanta gibi giren cikanin sayisinin kolay olculemedigi yerlerde eger haftada birkac kez gitmiyorsaniz, size pek bir faydasi olmaz ancak kuafor gibi daha az insanin daha uzun sure bire bir vakit gecirdigi bir yere gidiyorsaniz, buyuk olasilikla bir dahaki gidisinizde hatirlanacaginizdan daha once vermis oldugunuz bahsis size gosterilecek ihtimamin belirleyicisi olabilir. O yuzden en azindan ilk birkac seferde bahsisi yuksek tutmak en hayirli olandir. Diger taraftan da bu tur isletmelerin zirt pirt eleman degistirdigi ve sizin sonraki vizitenizde ayni elemanlarla karsilasma ihtimalinizin belirli oldugu da goz onunde bulundurulmalidir. aksi takdirde -ornegin- surekli gittiginiz kuaforde muserref oldugunuz her yeni agdaciya bu * ozel ihtimam icin essek yukuyle bahsis birakabilir ve bunu her yeni ise baslayana kizcagiza yaptiginizda butcenizi sarsabilirsiniz.
En guzeli bahsis verirken kendinizi ve alacaginiz hizmeti degil, isvereni tarafindan hic de adil olmayan bir sekilde calistirilan bir emekciyi dusunmek ve verilen bahsisin geri donusu olmayacagini bastan varsaymaktir.
yapılması gereken şeydir. hani bazen cebinde 1 lira olur da, "ulan 1 lira da verilir mi, ayıp" dersin ya, o iş öyle değil işte. 1 lira dahi bahşişi alan için güzeldir. günde ortalama 20-30 pakete çıkan bir paketçi için iyi paradır. 5-6 kişi verse hiç yoktan sigara parası çıkar.
saçmalıktır! ben herhangi bir yere hizmet almak için gidiyorum ve gittiğim yerde aldığım hizmetin parasını da ödüyorum. e zaten yapmaları gereken işi "yapsınlar" ya da "yaptılar" diye neden bir daha para vereyim ki? mekan sahibi verdiği hizmetin karşılığını alıyor, garson da maaşını alıyor. bu onların görevidir efendim. herkes görevini yapar karşılığını alır. yapmazlarsa yazarım bir şikayet mektubu veririm işletmeciye, gereğini yapar. devlet dairelerindeki rüşvetten ne farkı vardır bunu? ama bizim ülkemizde yan gelip yatmak, işi savsaklamak artık alışkanlık haline geldiği için görevli bir kimseye iş yaptırmak her geçen gün zorlaşıyor maalesef. alıştıranlar utansın!
dünya genelinde, genellikle hesabın yüzde onunun verildiği görülür. efdal olan miktar da yüzde ondur. 10 liralık yemeğe 10 lira ya da 100 lira bahşiş hakarettir. tek kişi çalışan işletmelerde bahşiş kutusu normal fakat birçok kişinin çalıştığı bir işletmede böyle bir kutunun olması ironiktir.
sıradan, basit bir yere gidiyorsun hesap istiyorsun o hesap illa 41-51-61 geliyor. neden 9 tl bahşiş bırak hadi en kötü 4 tl bırak, diyor tatlı su kurnazları... zorunluluklardan nefret ediyorum beni buna mecbur etmelerine karşı çıkıyorum. yine sıradan bir yere gittik diyelim hop eşim 10 tl bahşiş veriyor, yahu burda en az 500 kişi gelip gidiyor bir günde 10 tane garson yok bile diyelim ki oldu 10 garson var gelen 500 den yalnızca 200 kişi eşim gibi düşünüp 10 tl bahşiş verse ne etti 2000 bahşişi bölüşseler kişi başı 200 düştü mü ayda 5 gün izin yapsa 25 günden 5000 etti mi bahşiş e maaşı da 1500 olsa 6500 etti mi ? ben ayda 6500 alıyor muyum ? hayır... ama .bu 10 tl bahşişi vermesen kendini kötü hissediyorsun. bence herkes işini yapsın hakkını alsın. tabi ki harçlığını çıkartan öğrenci veya ihtiyaç sahibi abilerimiz ablalarımızı kastetmiyorum... asıl onlara bahşiş vermek gerek ama bunu fark eden öyle az ki... neyi neden yaptığınıza bakın. gittiğiniz mekanda etrafınızda dört dönmüş garsona elbet bahşiş içinizden gelir ama mecbur hissedip memnun olmadığınız yerde de yapmayın bunu, mecbur değilsiniz.
51 lira hesap tutan yerde kutuya 60 lira koyup üstünü beklemeye utanirim ben şahsen,3-5kurus için takılmaya gerek yok,büyük bahsisleri sadece memnun kalirsaniz servis vs den verin ama küçük paraları dert etmeyin bahşiş olarak bırakın bence.
ben o an duruma göre mutlaka vermeye çalışıyorum. 2 lira 3 lira da verseniz adamlar seviniyor. çünkü kuryelerin garsonların gelirini maaş artı bahşiş olarak anlaşıyorlar.
Kapına kurye gelir, yapacağını yaparsın.
Gittiğin mekanda sana bakacak garson bellidir, masana o bakacaktır, hiç beklenmeden ve kalbinden düşeni hemen kimseye belli etmeden sokuşturursun.
Bir de mekan bahşişi vardır ki, bu, oradaki tüm emekçileri kapsayan bir bahşiştir ve tabii ki meblağ olarak daha yüksek olmalıdır, ki, dişe değsin.
ilk gittiğim yerde mekan bahşişi için hayatta masaya hesap istemem. Hesabı kasada öder ve, "burada kaç kişi çalışıyor?" diye sorarım. O bahşişten hiç masama uğramamış kişi de nasiplenmeli, mutfakçı da. Bu bir teşekkürdür.
Derim bu da herkese lütfen. Anlarlar ve onu inanıyorum ki bölüştürürler. Bunlar beni bir kere belledi mi, ben artık rahatlarım. Hesabı lütfen masaya isterim. Kutuya veye kitapçık menü arasına koyacağımı kor, tekrar gelip alana "burası tamam" derim. Bu, üstünü getirme demektir. Hesabı alan da bilir, onu böler.
Ama herkes farklı emmi. Bana neden bu kadar bahşiş veriyorsun, olmaz, derler. Ben de vermeyene kızarım yakınımsa. Üzülürüm de.
