öğrencilerinin itirafbu.com adıyla açtığı siteyi inceledikten sonra, bu okuldaki öğrencilerin oksijene zararlı olduğunu düşündüğüm, "sizi okutan anaya, babaya, okula, devlete, millete... " diyecekken vazgeçtiğim, geneli kapsamamakla beraber "böyle öğrencilere bacağım girsin" diye yaklaştığım üniversite.
anılar barındıran üniversite. bir kez burada dans kursuna gitmiştim. beşiktaş kampüsünde. ben devlet üniversiteli garibanım tabi. ulan bambaşka bi dünyaya girmiş gibi hissettim. milletin hali tavrı konuşmaları falan. bi de çok güzel kızlar vardı. bir de kendini çok güzel zanneden çirkin kızlar vardı. bir de çok fazla 3 numara saçlı dar tshirt giyen küpeli erkek vardı. sonra oradan bi kızla kakara kikiri tanışık ettik derken ben de anlamadım sevgili olduk. arkadaşlarıyla falan sıkıfıkı olduk. iyi insanlardı aslında. bi tanesi bi kere bana simit almıştı yarısını koparıp masaya yanaşan sokak köpeğine vermiştim duygusal anlar yaşanmıştı falan. ahau. şaka lan.
o kadar da fakir değiliz amk. gittik 2 dans ettik kadın zam yaptı dedik sikerler gitmedik daha. işte bu kadar.
ilk dönem otomatik olarak atanan, bu dönemse ders seçmenin mümkün olduğu fakat zorunlu dersler harici ders alamayacak 1. sınıfların, zorunlu derslerinin çakışması ayrı bir eğlencedir. ois'i severek takip ediyoruz.
okulun içinde bulunan starbucks'ta "tall non-fat caffe latte" sipariş edip, derslerde "hocaaam hiçbir şey anlamıyoraaz türkçe anlatır mısınıaaz?" diyen insanların hobi olsun diye gittiği okul. şimdi, buradan bahçeşehir üniversitesi eğitim görevlilerine sesleniyorum; noolur bu dangalakların yüzünden dersi türkçe anlatmayın lan. okulu ingilizce eğitim diye seçtik, sınavlar dışında ingilizce yüzü görmüyoruz. yazılım terimleri dışında konuşmaya konuşmaya ingilizceyi unuttum amk.