hayalimdir. hep devlet evlerinde, ya da ona benzer yerlerde kaldim. hala da oyle. bazen bahce mobilyalari, pot falan goturuyoruz bahceli evlere. oyle guzelki. bazilari buyuk oluyor gercekten. kucuk bir orman gibi. sadece sana ait olan. bir gun belki her sey daha iyi gider hayatimda ve belki bir gun ufak bahceli bir evim olur. ve londra yagmurunda o bahcede sirilsiklam olana kadar hayati icime cekerim. belki bir gun.
Bu aralar ciddi aklıma gelen yaşama biçimidir. Ekeceksin şöyle domatesini, soğanını, biberini oh mis. Hatta işi biraz büyütüp değişik türlerde meyve ağacı çeşitleri ekeceksin hobi bahçesine dönüştüreceksin. süper olurdu.
Apartmana çok tıkılıp kalmış yaşayan biri değilim aslında. Çatı katı var, epey geniş bir alana sahip, oturup denizi izleme şansımız var, martıları evcilleştirme çalışmalarım devam ediyor, havuz yapıyorum onlara, seviyorlar suyu, kediler falan, keyfim yerinde şükür ama bahçe tadı alamıyorum.
En yakın arkadaşın ev bahçe içinde. Bir gidiyorum kapının önünde kangal, kahvaltı için bahçeye çıkılıyor, çocuklar koşturuyor etrafta, akşam orada içiyorsun, komşular geçiyor selamlaşıyorsun, gece yatmak için eve giriyorsun bir bakıyorsun birkaç meraklı fare seni izliyor. Yiyorsa uyu o noktadan sonra. Kulağına mı işeyecekler ayak parmağını mı yiyecekler belli değil. Aşırı güzel şeyler bunlar.
Eskiden apartmanlarda yaşayanlar bahçe içinde yaşayan insanlara özenmezdi. Hatta yoksul kesim olarak görülüyordu. Villa tipi evlerden bahsetmiyorum. Şimdi parası olan bile gecekondulara özeniyor. Yaşıyorlar bu hayatı çünkü. Umuyorum nasip olur diyor ve kendimi yine öpcüklerle uğurluyorum.