Şemsiyeleri kapatıp sonuna kadar ıslanma arzusu uyandıran yağmurdur. Sanki ıslanınca her şey bi an için geçecek gibi hissettirir ya da her şey planlanmış da siz yazılanı oynuyorsunuz gibi.
canımın fazlaca kayseri mantısı çekdiği bir akşam üzeri güneşin batmaya yaklaştığı bir saatte ankara güvenparkta takım elbiseli insanların oluşturduğu kalabalığın arasında evime giden dolmuşa ulaşabilmek için takım elbiselileri yara yara ilerlemeye çalışıyodum.
birden yağmur bastırdı. güneş bulutların arsından kendini gösterip yeterince eğik bir açıyla vuruyor, olanca azametiyle ıslanmaya başlayan takım elbiseleri parlatıyordu. bu beklenmedik ağlama şekli karşısında ilk kaçışanlar seyyar satıcılar ve dersaneden çıkan öğrenciler oldu. yağmuru sevmiyorlardı sanırım. takım elbiselilerde ise durum tam tersiydi. yıllarca bekledikten sonra tam umudun kesildiği anda çıkagelen eski bir tanıdık gibi karşılamışlardı yağan yağmuru. bense hala evime gitme derdindeydim.
mayıs ayı en ihtişamlı gösterilerinden birini sergiliyordu.
birden kendilerini diğerlerinden ayırmış biri kadın diğeri erkek orta yaşlı iki takım elbiseli gözüme çarptı. yıldırım düşme ihtimalinin yüksek olduğu çokta korunaklı olmayan bir ağacın altında yağmurdan korunmaya çalışıyorlardı. kadın olanda şemsiye vardı. erkek ise yapraklardan sıyrılan yağmur tanelerinin hedefi oluyordu.
hep böyle olur kadın takım elbiseliler her şeye karşı hazırlıklıdır. onlar çoğu zaman ıslanmaz. hayatın içinde bu gibi durumlar karşısında tedbirlidirler. erkek takım elbiseliler ise daha vurdum duymazdır ve her zaman hazırlıksız yakalanırlar. hayat onları daima ıslatır.
uzaktan anlayabildiğim kadarıyla bir şeyler hakında tartışıyor gibiydiler. onların bulunduğu yöne doğru ilerliyordum.
önlerinden geçerken istemeden diyaloglarına şahit oldum. erkek saçından akarak yüzüne inen suları eliyle sildikten sonra kadına alçak bir ses tonuyla:
karşındaki insana onun senin için değerli olduğunu hissettirmen lazım. dedi.
kadın erkek ilişkilerinde çok sık şekilde kullanılan bu popüler cümleye bir de yağmur altında hem de canım ölesiye kayseri mantısı çekerken şahit olmuştum. tüm ilişkilerin çıkmaza sürüklendiği eşik bu muydu?
gerçekten hissettirememek miydi? değerli olduğunu hissedememek yağmurdan daha fazla ıslatıyor olmalıydı adamı.
şemsiyenin altındaki kuru takım elbiseli kadın insanlık tarihi boyunca ezberlenmiş bu kalıp cümle karşısında bedeniyle ve başıyla onaylamakla yetindi.
şemsiyenin kenarlarından sular akıyordu. kadın kuruydu adam ise ıslanıyordu. tek ortak noktaları ikisinin de takım elbiseli olmalarıydı.
onlardan uzaklaşıp bu güzel bahar yağmurunda ıslandıktan sonra beni evime götürecek dolmuşa bindim. eve varır varmaz kendime lezzetli bir kayseri mantısı yaptım.