yaş 21 falandı o zamanlar, daha toydu ruhum hayata karşı, yeni yeni öğrenmiştim bazı şeyleri ve öğrenmeye devam ediyordum her geçen gün. o sıralar daha okulun servisiyle gelip gidiyordum, bir gün serviste sarışın, kısa boylu ve geveze bir kız gördüm, benim arkadaşın arkadaşıymış, benim arkadaşa fırsat vermeden konuşuyordu. lakin hem sinir oluyor hem de kızın sempatik duruşuna karşılık içim ısınıyordu yavaştan. birazcık konuşma fırsatı bulmuştum.
birkaç gün sonra kantinde yine baktım o kız, masasının üzerinde tepeleme notlar, ders çalışıyordu. baktım, yanına gelip gelemeyeceğimi sordum, onayını aldıktan sonra yanaştım, başladım muhabbet etmeye...sohbet ettikçe aramızdaki elektrik artıyordu, ben ilk günden kaçamak bir şekilde elini tuttum, o da utanarak cevap vermek zorunda kaldı. ders arası bitti, derse çıktı ve dersten sonraki ilk arada yine kantine yanıma geldi ve bir erkek arkadaşı olduğunu söyledi. daha sonraki konuşmalarımızda ona sahip olmayı aklına koymuş olaraktan ben, onun ilişkisinin detaylarını öğrendim ve ilişkisinin yeni başladığını, aslında onun sevgisinden emin olamadığını falan söylüyordu bana...
artık o andan itibaren kafama koymuştum, onu erkek arkadaşından ayırmalıydım. ona kendimi inandırmak için elimden gelen herşeyi yapıyordum ve ona o insanı ayarlayan kişi de benim arkadaşım olduğu için öbür tarafı da bir yandan halletmeye çalışıyordum. ve en sonunda başarmıştım ayırmayı... okul tatil dönemine girene kadar 2 ay sürekli birlikteydik, yaz tatili girdi araya ve bende bir melankoli dönemi başladı, resmen aşk acısı, ayrılık acısı çekiyordum. ondan uzakta kala kala ve yaşadığım melankolinin ağır etkisiyle ondan birdenbire soğumuştum sonunda, okul zamanı gelmişti ve okula gittiğim gibi ondan ayrılmak istediğimi açıkladım. kız krizlere girmişti, bir yandan ağlıyor, bir yandan hırsından bağırıyordu ve bu beni ondan daha çok soğutuyordu. karşılıklı dost kalmaya karar verdik ama yine de görüşüyorduk ve hala yakın temas halindeydik. bu ayrılıktan sonra çıkardığım ders mutsuzluk üzerine mutluluk kurulamaz olmuştu. dost olarak kaldığımız süre içinde onun o geveze hali beni fazlasıyla rahatsız etmeye başlamıştı, yerli yersiz aramaları da beni çileden çıkartıyordu, dostluğu ne zaman bitirmeye çalışsam o buna izin vermiyor, numaralarımı değiştirsem evime baskınlar yapıyordu ve hiçbir plan ondan uzak kalmamı sağlamıyordu.
bende de aşırı bir bağımlılık yaratmıştı bu ilişki, onu garip bir şekilde sahipleniyordum, kendim başkalarıyla çıkmama, kaçamaklar yapmama rağmen, onun tanımadığım bir erkekle konuşmasına dahi dayanamıyordum, bu takıntımdan kurtulmak ancak ondan kurtulmama bağlıydı. bazı zamanlar ondan tamamen uzaklaşabildiğim oluyordu, ne ben onu ne de o beni görüyordu ama aramızda hep gizli bir bağ olduğunu hissedebiliyordum. onu uzun zamandan sonra tekrar görünce eski günlerimiz aklıma geliyor ve kendime hakim olamıyordum. bu durumu daha da kötüleştirse de gerçek buydu birbirimizden kopamıyorduk, bende o bir alışkanlık yapmıştı ve onda ben bir saplantı haline gelmiştim. bunu etrafımızdaki insanlar bir kilometre öteden dahi anlayabiliyorlardı...
neyse en sonunda benim okul uzatmalara oynuyordu ve evi memlekete taşımanın vakti gelmişti, bu onu görme imkanımın bundan sonra çok düşük bir ihtimal olduğunu gösteriyordu, çünkü o da mezun olacaktı. evi taşıdıktan sonra sadece bir kere okula geldi ve orda görüştük bir kaç saat, bana alman kahvesi getirmişti hediye olarak, istemeyerek de olsa kabul ettim. belliydi, beni özlemiştim ve onunla konuşurken ben de onu özlemiş olduğumu hissediyordum ve bu histen nedense nefret ediyordum, içim ona karşı en başından beri çelişkilerle doluydu ve o gün de hala çelişkili bir ruh haliyle gözlerine bakıyor, bir yandan sigaramı tüttürüyor, bir yandan da onu dinlermiş gibi yapıyordum. onu dinlermiş gibi yaparken aslında onunla ilgili farklı şeyler düşünüyor, düşündüklerimden zaman zaman utanıyor zaman zaman ise zevk alıyordum.
memlekette olduğum bir gün, onu aradım ve evleneceğim kadını bulduğumu söyledim, bana verdiği cevap sırasındaki sesinin tonundan hüzünlendiğini anlıyordum, benim ses tonum ise gayet soğuk ve ciddiydi, bunun ise onu ölümüne yaraladığından emindim. bir hafta sonra kendisi beni arayarak, kendilerini istemeye geldiklerini ve istemeye gelen kişiyle nişan hazırlıklarının başlayacağını bildirdi, ben ilkin inanamadım tabii ki, bana misilleme yapıyor olma ihtimaline karşın ihtiyatlı davrandım ama o gayet ciddiydi; o ciddi ciddi evleniyordu. zamanında benimle evlenmek için yanıp tutuşan, 4-5 sene yılmadan peşimden koşan o kız sonunda kendisini gerçekten seven birini bulmuş evleniyordu. bense kendime şaşıyordum, sitemkardım ona karşı ve kaçan balık büyük olur prensibinin örneğini yaşatıyordum bünyemde adeta.
aslında sevinmem gerekirdi, artık yerli yersiz telefonlar gelmeyecekti ondan, eskisi gibi 2 saat hiç konuşmama fırsat vermeden gevezelik edemeyecekti benimle, kurtulmuştum, evet...kurtulmuştum! lakin, duygularım öyle demiyordu; ona karşı beslediğim alışkanlık hissiyle onun telefonlarını özler olmuştum, adeta hayatımda koskoca bir boşluk oluşmuştu ve bu boşluğu kapatamıyordum. geçen günler süresince boşluğu dolduramadım ama en azından ona karşı özlemim azaldı, kararsız durumdan kararlı bir duruma geçiş pek de zor olmadı, herşeyin ilacı zamanmış meğersem. geçen facebookta görmüştüm, soyadını değiştirmemişti hala, merak ettim bir mesaj attım, keşke atmasaymışım dedim sonradan, neden böyle düşündüğümü de daha sonra anladım, birkaç hafta önce gece üç gibi beni aradı, herkes ayağa kalktığı için açamadım telefonu, meğersem dış gebelik atlatmış, iki ameliyat geçirmiş. o bunları söylerken hiç ama hiç üzülmediğimin farkına vardım. hayatımda yarattığı boşluk bu haberden sonra iyice kapanmıştı.
baharda aşık olma meraklısı gibi algılanan ama aslında tamamen hormonların azması sonucu kendisini birden aşkın içinde bulan herhangi bir insanın, hayatın acımasız öğreticiliği karşısında zorla da olsa aşkın ömrü hakkında öğrendiği gerçek sonucu sarfettiği cümledir bu. Bahar aşklarının bu kadar çabuk tükenmesini de olayların çok hızlı gelişmiş olmasına bağlamaktadır bu insan, her ne kadar bunun bahane olmaması gerektiğini bilse de hormonları onu bu aşkın bitmesi gerektiği yönünde zorlamaktadır.