baha tevfik

entry2 galeri0
    1.
  1. Türkiye, Tanzimat'tan sonra büyük bir sosyal, siyasi, fikri tartışmalara sahne olur. II. Meşrutiyetin getirdiği hürriyet ortamında, toplumu en çok etkileyen yazarların başında ise Baha Tevfik gelmektedir.

    1884 yılında izmir'de doğdu. ilk, orta, lise aliyül ala (çok iyi dereceyle) bitirdi. Çocukken daha dine karşı şüpheciydi.(hoca) Fakir bir aileden gelmiştir. Hep sıkıntı çekmiştir. önce izmir idadîsi'ni bitirip, istanbul'a gelerek mülkiye'den mezun oldu. iyi derecede fransızca, arapça ve farsça bildiği söylenir.

    ''eşek'' ismindeki güldürü mecmuası'nı yayınlamış ve bir süre ''iştirak'' gazetesinde yöneticilik yapmış. daha sonra ''teceddüd-ü ilmî ve edebî kütüphanesi'' adında kendi yayınevini kurmuş, yayıncılık yapmış. ahmet nebil (mahlas olduğu rivayet edilir) ve memduh süleyman ile birlikte alfred fouille'den birebir çeviri, iki cilt ''tarih-i felsefe'' isimli kitabı ve nietzsche'nin hayatını ve düşüncelerini yorumlayan nietzsche felsefesi isimli kitabı basmış. toplam on sayısı yayımlanan bir felsefe dergisi (1909/1912) çıkarmış. bu dergide, ernest haeckel'in ''kainat'ın muammaları'' adlı eserini çevirip basmış, kant ve fikirleri hakkında pekçok makale yazmış, ''felsefe sözlüğü'' tefrika etmiş. ünlü fransız yazar odette lacquerre'in feminizm üzerine yazdığı bir kitabı çevirdiğini duyan dönemin ayan meclisi üyesi beşeriya efendi, uzun bir mektup yazarak kendisine sitem etmiş, beyhude çaba sarfettiğini belirtmiş. fakat baha tevfik kitabı ne çevirmekten vazgeçmiş, ne de basmaktan. üstelik mektubu da kitabın girişine önsöz olarak ekleyerek yayınlamış. balkan savaşı sonrası zekâ adını verdiği dergiyi yayınlamaya başlamış. e. haeckel'in ''monisme'' isimli konferansını gene ahmet nebil'le çevirip, derleyip toplayıp, yorumlayıp vahdet-i vücud adıyla yayınlayınca ortalık birbirine girmiş. özetle; felsefe sentezlerken empati kurulması gereğini, önce fikir sahibini ve beyan dönemini algılamanın, anlamanın gereğini savunmuştur. 1910 yılında istanbul'da kurulan osmanlı sosyalist fırkası'nın resmi üyesiymiş. ki tarık zafer tunaya bu üyeliği inkar etmiştir. 30 yaşında müzmin bekar olarak istanbul'da (1914/1916) vefat etmiş.

    her dönemde baha tevfik ve görüşleri hakkında oldukça yazılmış ve tartışılmıştır. varlığı ve katkıları ise; büchnerci, max nordau fanatiği, immoralist, pan natüralist gibi tanımlarla açıklanmaya çalışılmıştır.

    Lise sonda gazetelerde felsefi yazılar yazar. Bu sıralarda materyalist fikirlere sahip olduğunu anlıyoruz. Çok zeki, disiplinli ve üretkendir. Gençken okuduğu yazarlar Kant Flaubert, Tolstoy, Nietzsche... Kendisini en çok etkileyen kitap Buchner'in Madde ve Kuvvet idir. Bu kitap bütün dünyasını değiştirir. Allah, din, ruh, kader, yaratılış konularında materyalist bir anlayışa sahip olmasında ve ateistliğinde bu eserin oldukça önemli bir rolü vardır.

    Samimi arkadaşları Ömer Seyfettin, Şehabettin Süleyman, Yakup Kadri Abdullah Cevdettir. Kolay geçinilmez bir insandır. Uğruna yazılar yazdığı ittihat ve Terakkiyle de ters düşmüştür.

    FELSEFi GÖRÜŞLERi

    Ona göre ahlak batıl inanışlar bütünüdür. Hele o ülkede çeşitli dinlere mensup insanlar varsa burada dini Ahlak olmamalı, insani bir Ahlak olmalı der.

    Roma, Bizans, Endülüs ve Lehistan'ın çöküş sebebi ahlak bozukluğudur, Osmanlıda da bunun emareleri başlamıştır der.

    Enteresan bir memur saptaması vardır. En revaçta meslektir memurluk. O yüzden herkes memur olmak istiyor, çoğu olamayınca da bunlara devlet muhalif oluyorlar.

    Baha Tevfik'e göre memurluğun revaçta olmasının sebebi kanunlardır der. Bir çok kanun gibi bunu da Mithat Paşa hazırlamıştır der eleştirir. Şu da halk, memur ve diğerleri diye ayırmıştır der. Memur müreffehtir. Halk ise değildir.

    Bunhner, Lange Haeckel ve Nietshce'den övgüyle söz eder. Bunları çevirenler üzerine de durur. Rıza Tevfik ile çok alay eder. Bacon diliyle yazmasını tenkit eder. Kendine filozof demesini de tenkit eder.

    Mukayese-i felsefiye Eflatun ve Muhyiddin adlı eserinde bizde ve Araplarda esastı bir felsefe yoktur der. Bunların istisnası vardır der. Muhyiddin-i Arabi bunlardan biri der. Muhyiddin Endülüslüdür der ve ibni Sina ve ibni Rüştün bir talebesidir. Onlarda Aristodan etkilenmiş ve çeviri yapmış insanlardır der. Böylece Arabi, Eflatun' un bin sene önce söylediklerini tekrardan başka bir şey değildir der. Buna cevap islami yazarlardan ismail Fenni Ertuğrul' dan gelir. Muhyiddin-i Arabi'nin elbette Eflatunla birleştiği noktalar vardı. Hatta daha önceki panteist anlayışlara sahiplerle vardır. Ayrıldıkları nokta ise Muhyiddin-i Arabi'nin ayet ve hadise dayandığı noktalardır. Vahdet-i Vücud'un da islami kaynaklı olduğunu savunur.

    Türk milliyetçiliğine farklı bir bakışı vardır. Mesela Balkan Savaşını kaybetmemiz milliyetçilikten uzaklaşıldığından değil, ya tam tersi sebebiyledir. Türk millete göre ticaret vs yapar. Bunlardan vazgeçmelidir.

    O milliyetçilik yerine katıksız Avrupalılaşmayı savunur. Ona göre Türklüğü kurtaracak mutlaka bir gaye-i hayaldir. Avrupalılaşmak, medeni ve müterakki olmak gaye-i hayali.

    Baha Tevfik'in bir diğer özelliği evliliğe şiddetli karşı çıkmasıdır. Göçebelik ve aile kavramının olmayışıdır. Maddi sebepler ve tesettür insanları birbirinden ayırıyor der. Kendi de hiç evlenmemiştir. (Nietzsche ve Flaubert gibi)

    Baha Tevfik'in Kant Felsefesi ni incelemesi sonucunda Kant' ın bazı metafizik görüşlerini tenkit etmekle birlikte onu bir takım batıl inanışları yıkan ilk büyük filozof olarak değerlendirir.
    TERCÜMELER

    Heackel'den ''Vahdet-i Mevcud Bir Tabiat Aliminin Dini'' adlı tercümeyi yapar. Heackel'e göre Allah(c. c.) Haşa! Kainattaki tabii kuvvetlerin toplamıdır. O yüzden insan ancak tabiat dinine inanırsa mutlu olabilir. Hayat Lamarc ve Darvin 'in evrim teorisiyle açılır.

    Heackel, islam'da hurafelerle dolu olmakla itham eder. Sonra Madde ve Kuvvet'i (Büchner) çevirir. Türk aydınını çok etkilemiştir. Bunların başında Beşir Fuat ve Abdullah Cevdet gelir.

    Çok tepki almasın diye bunun islam değil, Hıristiyanlık üzerine yazıldığını önsöz olarak yazar.

    ETKiLERi

    Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp' ten daha fazla etkilenmiştir. Ona Fransızca'yı bizzat öğretmiştir. Hatta Kaygusuz'a göre Ömer Seyfettin'i yetiştiren odur' .Ömer Seyfettin'in mazi bakışı Baha Tevfik'i andırır. Zira o da maziye hınçla bakar.

    Diğer etkiledikleri Şehabettin Süleyman, Memduh Süleyman ve Ahmet Nebil sayılabilir.
    1 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük