bahçelievler katliamı

    1.
  1. 'Erzurumda tanışan Haluk Kırcı ile hem Emek Bölgesi'nin sorumlusu hem de MHP Ankara il ikinci Başkanı olan Mahmut Korkmaz'ın, kaldıkları Bahçelievler 17. Sokak'taki bir apartmanın bodrum katında, 'ülküdaş' misafirleri vardı: 'Büyük Reis' Abdullah Çatlı, Bahçelievler Bölge Sorumlusu Ahmet Ercüment Gedikli ve Kürşat Poyraz.
    Daha önce hazırlanan plan, tekrar gözden geçirildi. Durumdan iyice emin olmak için, 'idi Amin' kod isimli Haluk Kırcı, Bahçelievler, 15. Sokak, 56/2 adresine tekrar gönderildi.
    Haluk Kırcı, eve gidip kapıyı dinledi. Sonra koşa koşa, arkadaşlarının bulunduğu kendi evine döndü: 'içeriden iki-üç kişinin sesi geliyor' dedi.
    Eylemi o akşam yapmaya karar verdiler. Ercüment Gedikli, takviye güç için Dadaş Kahvesi'ne gidip, daha önce yapacakları bu eylemle ilgili olarak bilgi toplayan Ömer Özcan ve Duran Demirkan'ı buldu: 'Hareket bu akşam yapılacak, kalkın, benimle gelin.'
    Saat 22:00
    Bahçelievler, 15. Sokak'taki 56 No'lu apartmanın üçyüz metre sağında, trafonun yanında gözcü olarak Duran Demirkan bırakıldı. Apartmanın bir köşesinde ise Ömer Özcan gözcülük yapacaktı. 16. Sokak'a giren küçük caddenin başındaki otomobilin içinde, Abdullah Çatlı vardı.
    Plana göre, içeriye dört kişi girecekti: Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz, Kürşat Poyraz.
    Bu dört kişi, ürkek adımlarla 56 No'lu apartmana girdiler. 2 Numaralı dairenin önüne gelince, bellerindeki silahları çıkardılar. Ercüment Gedikli, kapıyı zorladı, açamadı. Zile bastılar.
    Kapının açılmasıyla birlikte eve daldılar.
    içeride, Türkiye işçi Partisi üyesi beş öğrenci vardı:
    ODTÜ Elektrik Bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki Serdar Alten..
    Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi öğrencisi, 26 yaşındaki Hürcan Gürses.
    Ankara iktisadi Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi, 23 yaşındaki Efraim Ezgin.
    Hacettepe Üniversitesi istatistik Bölümü öğrencisi, 20 yaşındaki Osman Nuri Uzunlar.
    Aynı okuldan, 20 yaşındaki Latif Can.
    Televizyon seyretmekte olan öğrenciler, elleri silahlı dört kişiyi görünce şoke oldular.
    Saldırganlar da şaşırdı. Evde beş kişi olmasını beklemiyorlardı. Bildikleri, en fazla üç kişi olduğuydu.
    Hemen hemen aynı yaşlardaki saldırganlar, evdekilerin ellerini arkadan bağlayıp, yüzükoyun yere yatırdılar. Odaları dolaşıp arama yaptılar. Haluk Kırcı, 'Böyle devrimcilik mi olur, evde bir silah dahi yok,' dedi.
    Evde silah yoktu. Saldırganların evde bulabildikleri, Genç Öncü, Çark Başak ve Yürüyüş adlı dergilerdi. Ve başta Aziz Nesin olmak üzere, bazı ünlü yazarların kitapları...
    Saldırganlar, evdekilerin sayılarının fazla olması nedeniyle aralarında biraz tartıştılar. Bir de arabada bekleyen Reis'e danışmaya karar verdiler. Kürşat Poyraz ve Ercüment Gedikli, dışarıya çıkıp durumu anlattılar.
    Abdullah Çatlı, Kürşat Poyraz'ı yanına alarak: 'Ben şimdi geliyorum, beni bekleyin' dedi. Çatlı ve Poyraz otomobille hareket edince, Ercüment gözcülerin yanına gidip onları uyardı: 'Aman dikkat edin, sinek uçsa bize haber verin.'
    Kısa bir zaman geçti.
    Reis Çatlı, gittiği yerden döndü. Onlara bir şişe eter ve pamuk getirmişti. Kürşat Poyraz ve Ercüment Gedikli, eteri ve pamuğu alıp eve girdiler.
    Yere yatan beş gencin yüzüne sırasıyla, etere batırılmış pamuğu bastırdılar.
    Tam o sırada, kapı kısa aralıklarla üç kez vuruldu. Saldırganlar telaşlandılar, kim olabilirdi gecenin bu saatinde?
    Kapıyı açtılar. iki kişi daha gelmişti. Türkiye işçi Partisi Üyesi Faruk Erzan ve Salih Gevence. Evde bulunanların sayısı, bir anda, 7'si TiP'li gençler olmak üzere, 11 kişi olmuştu. Tekrar Reisleri Çatlı'ya koştular, durumu haber verdiler.
    Çatlı, 'soğukkanlılığını' kaybetmedi. Emrini verdi: 'Sonradan gelen iki kişiyi alıp otomobile getirin.'
    Kürşat Poyraz ve Haluk Kırcı, Salih Gevence ile Faruk Ferzan'ı, Çatlı'nın otomobiline getirdiler.
    Kürşat Poyraz otomobilin önüne, Çatlı'nın yanına, Haluk Kırcı ve tabanca tehdidi altındaki iki TiP'li genç, arka koltuğa oturdular. Araba, Bahçelievler'den çıkıp süratle istanbul-Eskişehir yoluna yöneldi.
    10 dakika sonra, Balmumcu yolunun 13. kilometresine vardılar. Otomobil durdu. Abdullah Çatlı, aracın motorunu çalışır durumda tutarken, farlarını söndürdü.
    iki TiP'li genç, Haluk Kırcı ve Kürşat Poyraz tarafından, yol kenarındaki tarlanın içine doğru 600 metre götürüldü.
    24 yaşındaki Faruk Erzan'ın kafasına üç, 26 yaşındaki Salih Gevence'nin kafasına da üç kurşun sıktılar.
    Otomobil aynı hızla yine Bahçelievler'in 15. Sokağı'na döndü. Haluk Kırcı ve Kürşat Poyraz, arabadan inip eve girdiler. Evde bulunan Ercüment Gedikli ve Mahmut Korkmaz, beş TiP'li genci eterle bayıltmıştı. Aslında Çatlı'nın yolda yaptığı plan değişikliğine göre, evdeki 'esirler', ikişer üçer otomobile bindirilip Eskişehir yoluna götürülecekti.
    Bu arada Serdar Alten'in yarı uyanık olduğunu gördüler, kollarına girip otomobile götürdüler.
    Reis, 'Hemen geri götürün, biraz önce buradan ekip arabası geçti. Belki Eskişehir yolundaki cesetleri bulmuşlardır. işi siz, evde bitirin.' emrini verdi. Serdar Alten, eve geri götürüldü.
    Saldırganlar, beş genci nasıl yok edeceklerini tartıştılar. Haluk Kırcı, 'Ben iple boğarım' dedi. Bu teklife, arkadaşları bile şaşırdı. 'Sahi yapabilir misin? '
    Haluk Kırcı; 'Denerim' dedikten sonra; içeri girip, telden yapılmış bir askı getirdi.
    Osman Nuri Uzunlar'ı, sürükleyerek mutfağa götürdü. Telle boğazını sıktı. Ancak telle boğamayacağını anladıktan sonra, gidip banyodan bir havlu aldı. 20 yaşındaki Uzunlar'ın yüzüne havluyu bastırdı.
    Dakikalar geçti. Osman Nuri Uzunlar, havlunun altında can çekişiyordu.
    Üniversite öğrencisi Uzunlar'ın öldürülmesi epey zaman aldı. Bunun üzerine Haluk Kırcı ülkücü akadaşlarına dönüp; 'Bu böyle olmayacak, siz evden çıkın, ben hepsinin kafasına sıkıp çıkarım,' dedi. Eskişehir yolunda kullandığı silahı Kürşat Poyraz ile değiştirip, ondan mermi dolu 14'lü tabancayı aldı.
    Ercüment Gedikli, Kürşat Poyraz, Mahmut Korkmaz dışarı çıktılar. Ercüment Gedikli, gözcülük yapan Ömer Özcan ve Duran Demirkıran'a, 'görevlerinin' bittiğini bildirdi. Sonra Çatlı ile otomobilde bekleyen Kürşat Poyraz ve Mahmut Korkmaz'la birlikte, 15. Sokak'tan hızla uzaklaştılar.

    (alıntıdır)
    31 ...
  2. 55.
  3. --spoiler--

    8 ekim 1978 gecesi, hepsi üniversite öğrencisi türkiye işçi partili 7 pırıl pırıl genç, ülkücü katiller tarafından katledildi.

    ankara bahçelievler katliamı, ülkücülerin işlediği cinayetler arasında çok farklı bir yerde durur; çünkü bu katliam,
    ülkücü katillerin bilhassa 12 eylül sonrası sürekli dile getirdikleri " o zamanlar her şey karışıktı, her iki taraftan da
    kayıplar oluyordu, cinayetler karşılıklıydı..." gibi kendilerini haklı çıkarmaya çalıştıkları temellendirmelerin ne kadar
    yalan, gerçek dışı bir bahane, kandırmaca olduğunu gözler önüne serer.

    behice boran'ın genel başkanı olduğu türkiye işçi partisi (genç nesil tarafından şimdiki işçi partisi'yle karıştırılmasın)
    parlamenter demokrasiyi savunan, seçimlere katılan ve her türlü şiddet eylemine ısrarla karşı çıkan bir partiydi.
    12 eylül sonrası kendisi hakkında açılan davalara da bakıldığında en küçük bir şiddet eylemiyle dahi suçlanmamıştır.
    o en karanlık dönemlerde dahi üyeleri ve sempatizanları, üzerlerinde hiçbir zaman bırakın silahı, kesici alet dahi
    bulundurmamış olup tabiri caizse cam bile kırmamışlardır. bu gerçek o zamanki koşullarda dost, düşman herkes
    tarafından bilinmekte ve büyük bir hayretle karşılanmaktaydı.

    8 ekim 1978 gecesi o eve yaklaşan katiller de bu gerçeği biliyordu. silahlarıyla eve girmişler, kurbanlarını eterle
    bayıltmışlar, daha sonra telle boğarak ve kafalarına kurşun sıkarak katliamlarını gerçekleştirmişlerdir. cinayetlerini,
    insanın düşmanına neredeyse savaş koşullarında dahi gösteremeyeceği bir alçaklıkta işlemişlerdir.

    bu katil ruhlu insanlar, bu ve benzeri cinayetler için emirleri, o zamanlar ülkü ocakları derneği genel başkanı olan
    muhsin yazıcıoğlu'ndan alıyorlardı.

    şimdi başka bir perde açalım:

    insan daha sonra, yaptığı hatalar, akıttığı kanlar için pişman olabilir, akıl ve vicdan muhasebesini yaparak, ya da
    aldığı cezalarla bu bedeli ödediğine inanır ve artık başka bir "insan" olduğunu dile getirebilir. nitekim muhsin
    yazıcıoğlu da pişmanlık gibi bir sözü sarfetmese de bu bedeli ödediğine inanmıştı.

    şimdi çok yalın, basit ama çok önemli bir gerçeğin eşiğine geliyoruz; bu bedel "o zamanki koşullar böyle yapmamızı
    gerektiyordu", "bu kadar yattım, çıktım" ya da "ne yaptımsa ülkem için yaptım" demekle ödenmez; o tek bir
    şekilde ödenir : vicdanınla baş başa kalıp yaptıkların için insanca acı çekerek. bunu başarabilen kimse ise daha
    sonra zaten başka bir boyuta geçecek, o eski insan olmayacaktır. insana, insanlığa karşı işlenmiş suçların asıl bedeli
    yine insanca bir edimle ödenir ancak; vatan, millet ya da din üzerinden değil.

    yazıcıoğlu'na ve sevenlerine bakıldığında her ne kadar aksini söyleseler de ben hiç bir zaman eskiye göre değişen
    bir şeyler olduğuna inanmadım; yine hep o eski insandı. söylemi ve tavırlarında o başka boyuta geçmiş insanı
    göremiyordum. bunun en büyük kanıtı da son zamanlarda bir çok kanlı ve kirli işlerle bağlantılı olarak adı geçen partisinin
    bazı örgütlerindeki ve yine partisine bağlı alperen ocaklarındaki kişilerle ilgili dile getirilen (ve bazıları ispatlanmış kanlı
    eylemler olan) iddialar karşısında, onları geçiştirmesi ve "insanca bir kaygı" dahi göstermemesiydi. yukarda
    bahsettiğim şekilde vicdani hesaplaşmasını yapabilmiş bir kişi, kendisiyle aynı resimde çıkmış böylesi şüphelileri değil
    geçiştirmek, kendi şahsının ve örgütünün nasıl bu derece yakınına gelebildiği konusunda dahi dehşete kapılırdı.

    yukarda söylediklerim biliyorum, çok naif geliyor; ama asıl o büyük, önemli şeylerin tohumları hep böylesi basit
    kareler içinde barınır.

    sevenleri sevmeye devam etsin, onlara kimsenin bir şey söylemeye hakkı yok; ama bazı şeyler de bilinsin ve olan
    bitene de çok daha dikkatli gözlerle bakalım.

    --spoiler--

    sus. sus ki adam sansınlar. daha da " insanca " anlatılamaz sana.
    13 ...
  4. 4.
  5. adını ağzıma almaktan imtina ettiğim haluk kırcı adında ki yaratık ile memleketimin azımsanamayacak kadar insanının gurur duyduğu * vatansever(!) çatlı'nın insanlık dışı eylemleri. neden türkçe'de bu ve benzeri insanları tanımlayacak kadar aşşağılık sıfatlar yok diye üzülüyorum aslında. isimlerinin önüne ne koysam eksik kalıyor..

    o yedi çocuk emperyalizm'e, ülkenin peşkeş çekilmesine, amerikan sömürüsüne karşı durup tam bağımsız türkiye şiarıyla hareket ederlerken gençliklerinin baharında öldürüldüler.. devleti ve onun bilimum kokuşmuş kurumlarını arkasına alan bu faşist insan müsveddeleri ise vatansever oldular. çatlı'yı zamanın başbakanı * şerefli ilan etti.. öldüğünde yanında türkiye cumhuriyeti'nin bir milletvekili * vardı. kimleri başbakan, milletvekili, vs. yapıyorsun ey halkım. katilleri, onlara arka çıkanları, koruyup kollayanları, gencecik çocukların üstüne salanları hangi vicdan ya da hangi cehalet ile başımıza getiriyorsun.

    bahçelievler katliamı bu ülkenin en kara lekelerinden birisidir. bahçelievler seksen küsür yıllık cumhuriyet tarihinin en hain, en kalleş, en acımasız, en şerefsiz vakalarından birisidir. işin acı tarafı devletin buna bilfiil iştirak etmiş olması, yıllar sonra dahi en üst makamlarınca arka çıkmasıdır.. bahçelievler sağ menşeili cinayetlerin doruk noktasıdır. aynı zamanda sağ'dan gelen sebebi ve şekli her ne olursa olsun her türlü katliama devletin taraf olduğunun ve arka çıktığının belgesidir.

    bahçelievler bu ülkenin aydınlık, temiz çocuklarının, gerçek vatanseverlerinin mezarı olduğu gibi, tüm aklı selim insanların da ölene dek sürdürecekleri nefretlerinin somutlaşmış ismidir.. bu milletin büyük bir çoğunluğu çatlı'yı halk kahramanı, destekçilerini de yüksek makamlar sahibi yaptı ise, geri kalan kısmı da bunu toplumsal vicadanından silmeyecek, bu katilleri ömürleri boyunca nefretle anacaklardır.

    bana sağcilar adam öldürüyor dedirtemezsiniz demiş zamanında demirel... daha fazla yorum yapmıyorum...
    14 ...
  6. 52.
  7. yıllar önce bugün gerçekleşen, doğal olarak bu foseptik mecrada tek bir giri dahi almayan insanlık dışı, kahredici olay.

    7 gencecik beynin çatlı önderliğinde katledilişidir. katilleri 3 yıl önce salıverilmiştir.

    kör gözler kadar kör beyinlerin cirit attığı sözde "ulu" platformda daha fazlasının yazılmasının ve yorumlanmasının manası yok.

    yutkunamadık sizlere. selam olsun.

    edit:

    konuşturmayın beni teröröst bonlor teröröst söylemlerinizle. sana diyorum alttaki, he sana sana. bakma mal mal.
    dün boktun sen, bugün kokma. itliğinin sökeceği adam sökmeyeceği adam var. hakimiyetinin olmadığı mevzularda susacaksın. susacaksın ki adam sansınlar. madem tek argümanın yalnızca bu. buyur aslanım. aslanım dediysem öyle bir figür olduğundan da değil ha, beş para etmez ciğerin bunun havasıyla dolmasın. peçete olsan boka sürülmezsin.

    tip hiçbir zaman silahlı mücadeleyi savunmamış, gerilla hareketine meyil göstermemiş bir oluşumdu.
    yayınlarında hala anayasaya referans veriyorlardı. yani öldürülen 7 genç milliyetçilerle fiili bir çatışma halinin öznesi falan değildi.
    yine de eli silahlı sokak serserisinden kırma mafyavari faşist itlerin elinde can vermekten kurtulamadılar.
    15 ...
  8. 7.
  9. kokain bağımlısı, uyuşturucu ve silah kaçakçısı, para karşılığı cinayetler işleyen kiralik katil pardon vatansever(!) abdullah çatlı ve ekibi tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı katliamdır.*
    17 ...
  10. 59.
  11. düzen bekçisi ülkücülerin sabah akşam mağdur edebiyatı yapmaktan göremediği onlarca vahşi katliamlarından biri.
    6 ...
  12. 41.
  13. sözde bu ülke için savaşmış, eli kanlı katil abdullah çatlı nın organize ettiği katliamdır.

    bu ülkenin geleceği olan pırıl, pırıl 7 genç hunharca, öldürülmüştür.
    4 ...
  14. 14.
  15. Sürekli başkalarını terörist olmak ile suçlayıp, sivil insanlarımız ölüyor şeklinde ağlayıp sızlayan faşistlerin gariptir ses etmediği katliam. reisiniz hata yapmaz mı olum sizin?
    7 ...
  16. 49.
  17. her zamanki gibi sol görüş tarafından şişirilen insanlık dışı eylemdir. şişirilen diyorum çünkü madem bu kadar duyarlısınız o tarihlerdeki karşıt görüşlülerin ölümüyle sonuçlanan olayların altında hiçbir fikriniz yoktur. hatta aratın sözlükte Ümraniye katliamı diye burada yazan yazarların faşistlerrr auwww diye serzenişlerini bulamassınız. Ama sol medya her zaman mazlumu oynamayı çok iyi başarmıştır. orucunu açarken taranan insanlar, akıllarına gelmez sadece kendi acıları acıdır. Buradan ne kadar samimiyetsiz olduğunuz belli oluyor. o dönem her iki eğilimde gerekli kitlelerce kumanda edildi. Ama bu berrak zihinli isyankar komünist kardeşlerimiz ülkücüleri faşist sermaye tarafından kumanda edilmiş olarak görür. kendilerinin kimin tarafından kullanıldıklarından nasıl kumanda edildiklerinden bihaberdir. Bi taraf faşist diğer taraf aydın. he canım he 2014 yılında bunları da yiyip kendinizi aklamaya çalışıyorsanız az okuyun biraz.. Kendi ideolojinizi okşayacak şekilde yorumlamayın objektif yorumlayın..Öyle konuşalım..
    5 ...
  18. 63.
  19. 7 genç öldürülmüş yazık.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük