fotomodel ya da mankendir. aslında zorunlu değildir ama hiç kimse eline bir mayo kataloğu aldığında kılları fışkırmış bir erkek görmek istemez. yadırganmamalı, gayet doğaldır.
bacak kıllarını tıraş eden bir kadın kadar iğrenç görünmeyen erkeklerdir.
bu vesileyle, buradan tüm kadınlara; çilekeş, anaç, vefakar kadınlarımıza sesleniyorum;
bize nihai ürünle geliniz. üretim aşamalarınız midemizi bulandırıyor!
sporcu kimliğe bürünme eylemine dahil olmak isteyen kişi tercihi. erkeğin göğüs bölgesinde tüy yoksa, tüm bedenin de aynı netlikte olmasını isteyen erkek.
ufak tefek tamir işleri yaparken üstüne yanlışlıkla japon yapıştırıcısı dökmüş ve sileyim derken sildiği bezle birlikte kıllarını birbirine yapıştıran ve burdan geçmiş olsun dileklerimi ilettiğim erkektir*.
taksim'de kahvemi yudumluyordum. güzel boynuyla arkadan görünüyordu, saçları da uzundu. her şey yolundaydı ancak ne iğrenç ağda yapmıştı bacaklarına!? kıpkırmızı olmuştular kıllar tüyler yolunmaktan. aklıma lazer epilasyon mucizesi geldi, bir an duraksadım, derin bir nefes; bir yudum daha menengiç kahvesi aldım ve kafka'nın şato'sunu kâmuran şipal çevirisinden okumaya devam ettim. güzelim bacak ne hale gelmişti, berbat durumdaydı. kapri giymişti, açık mavi desenleriyle. sonra gözüme bir dövme çarptı, irkildim! çok anlamlı bir dövmeydi, alice harikalar diyarında ile ilgiliydi, sevindim, tanışmak da istedim o bacakların sahibiyle. sigara içiyordu, elleri kırmızı ojeliydi.
...
kitaba dalmıştım, kafka muhteşem bir insandı her zamanki gibi. tuvalete çıktım kafenin üst katında, unutmuştum yazık olmuş kadının bacaklarını ve üzerindeki anlamlı dövmeyi, tuvaleti bitirip ellerimi yıkadım, alt kata; yani masamın olduğu yere inmeye başladım.
...
olamaz! bir erkekti orada oturan. hayal gördüğümü zannettim ama ellerindeki ateş kızılı oje yerli yerindeydi, bacağındaki dövme de oradaydı. kalakaldım merdivende. saçlarını sarıya boyatmış, sakalları tıraşlı, kırmızı ojeli bir erkek. heyhat, zaman akmak bilmiyordu, aklım almıyordu. garson geldi, beyefendi bir sorun mu var dedi, yok dedim, çarpıntı oldu. yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu, yok dedim ve masama gittim.
...
Frieda, ah frieda. mr. k ile olan aşkınız ne büyüktü. ne büyüksün sen kafka!
[sayfa 123.]
ulu orta bacaklarını açıp bakın nasıl demeleri yokmu allah bittiğim andır. kardeşim kadınlar alınca direkt gösteriyormu sen neden yapıyosun madem görünmesini istiyorsun alsıktan sonra etek giy.