saatler boyu gidilen uzun yolların refakatçisidir, olmazsa olmazıdır, yanında doritos, leblebi, fıstık ve eski albümlerinden slayer veya megadeth tavsiye olunur.
bira içen insan evladı kalabalığı pek sevmeyen, muhabbete daha çok önem veren bir yapıya sahipse ve eğer şartlar müsaitse birasını arabasında yudumlar. arabada içmek işin gerçek amacına daha yakındır. ne demiş şair gönül muhabbet ister içmek bahane. e arabadaki insanlar yakın arkadaşlar olduklarına ve ortamda sizden başka kimse olmadığına göre muhabbet lokum gibi olacaktır.
öte yandan arabada insanların birbirlerine mecburen de olsa yakın olmaları muhabbete katılmayı zorunlu kılar. hele bir de etrafta seyre değer bir manzara varsa açtın mı cengiz kurtoğlu nu da değme keyfine. bunun yanında o sıcak yaz akşamlarında soğuk bira şişesinin dasshaklara verdiği tatlı serinliğe bir cümle de olsa değinmeden geçemedim.
yalnız bu işinde bir dezavantajı var. bi taraftan ziftlenirken diğer taraftan yol alıyorsan ki biz bunu hiç tasvip etmiyoruz, önüne bir şey çıkarsa o zaman sıçtığının resmidir. düşünsene sol elin direksiyonda, sağ elini vitese koymuşsun ve parmaklarının arasında bir sigara, bacaklarının arasında bira şişesi, sağ ayak gazda, sol ayak kendi halinde takılıyor. yanda geveze bir arkadaşın, arka koltukta da uçuşa geçmiş iki pilot. tali yoldan dananın biri çıktı karşına. ne bok yiyeceksin? bu durumda insanın refleksleri devreye girer. hareketlerini şuursuz bir biçimde yapmaya başlarsın. bunun sonucunda sağ ayağın debriyaja, sol ayağın vites koluna, sağ elindeki sigara bacak arana, sol elin frene, bacak arandaki bira şişesi de götüne kaçabilir. benden söylemesi.
