ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada bebek doğum oranlarında büyük bir patlama yaşandı, “Bebek Patlaması” ismi de buradan geliyor. Bu nesil hala hayatın birçok alanında söz sahibi durumda.
Ancak gittikçe yaşlanıyorlar ve genç kuşaklarla çatışıyorlar. Yaptıkları eleştirilerin gençler tarafından basmakalıp bulunması sebebiyle, son yıllarda sosyal medyada “OK, Boomer” diye bir kalıp türedi. Bizdeki “yav he he” gibi bir şey. Evet belki biraz saygısızca ama gençleri biraz daha anlamaya çalışsaydınız fena mı olurdu ey Boomers?
Özellikleri:
Kuralcı, çalışkan ve başarı odaklıdır.
Aynı anda anne, baba ve çocuklarına bakmak zorunda kalmışlardır.
Teknolojinin çok yavaş yaygınlaştığı bir dönemde büyüdükleri için, teknolojiye uyum sağlayamadıklarını söyleyebiliriz.
iş sadakatleri yüksektir, çalışmak için yaşamışlardır.
Doğum kontrol yöntemlerinin geliştiği bir çağda yaşadıkları için önceki kuşağa göre doğum oranları daha azdır.
Önceki nesillere göre çok daha rahat ortamda büyüdükleri için, dünyayı değiştirme ve toplumsal gelişmelerde söz hakkı bulma şansları olmuştur.
Siyasi görüşleri gençliklerinde genellikle sol eğilimdeyken, yaşlandıkça sağ eğilimli görüşlere yakınlaşmışlardır.
ingiltere Kings College London'daki araştırmacılara göre baby boomer kuşağının yarısı, milenyum kuşağının "lüks" yaşam tarzının onları paylaşımlı evlere ve fahiş kiralara mahkum ettiğine inanıyor.
Sabahları latte içmeleri, cep telefonu satın almaları (bunun lüks yaşam tercihi sayılması zor), Netflix üyelikleri ve yurtdışı tatilleri; bunların hepsi gençlerin ilk evlerinin depozitosunu ödemek için yeterince para biriktirememe nedenleri olarak gösteriliyor.
Birleşik Krallık'ta ortalama depozito tutarı 57 bin ile 74 bin sterlin (yaklaşık 1 milyon 200 bin TL ile 1 milyon 570 bin TL) aralığını aşıyor ve Londra'daki mülklerde 130 bin sterline (yaklaşık 2 milyon 750 bin TL) ulaşıyor. Netflix'in aylık maliyetiyse 6,99 sterlin (yaklaşık 148 TL). Bu meblağı depozito için biriktirmek 700 yıl alırdı.
gençler kazançlarının en büyük kısmını herhangi bir yaş grubundan daha fazla oranda gıda ve kamu hizmetleri gibi temel ihtiyaçlara harcıyor ve ironik biçimde birincil giderlerini konut maliyetleri teşkil ediyor. Kiralar artmayı sürdürdükçe, ev sahipliği daha da ulaşılamaz hale geliyor.