muazzez ersoy'dan dinleyince kulağa daha bir hoş gelen mükemmel türkü.
acaba başka millet var mı hem hüzünden bahsedip hem oynamak?
(bkz: bizi biz yapan değerler)
ayrıca burada paylaşılan türkü sözlerinde bir hata var:
-orada "göz göre göre yazık eyyub'a" diyor.
-bir de "ölüyorum tuz biber yarada" diyor.
Ne zaman dinlesem Isparta'ya gittiğim şarkıdır. Aklıma Firuzan konak gelir yurda kalkan son otobüs gelir. Ve orada ki son gün gelir. Eve dönüşte otobüsün camına bakan yirmiye yakın kişi gelir. in diye ağlayan gülüm gelir. Ne güzel günlerdi der Hem eğlenir hem düşünürüm. Özledim bee.
bu trakya yöresi türküsünün hikayesi şu şekildedir;
Yunanistan ile aramızdaki sınır bilindiği üzere Meriç nehri ile belirlenmiştir. Nehrin bir yakası Yunan toprağı diğer tarafı Türk toprağıdır. Edirne'de ki köylerden birinde Eyüp (bundan böyle hikaye sonunda kendisi için içimiz burulacağından bizim Eyüp olarak anılacaktır )adında bir genç köyün ağasının kızına aşık olur. Ancak bizim Eyüp fakir olduğu için bu ilişki ağaya ters gelmiş ve kızı karşı kıyıdaki köylerden birinin ağasının oğluna vermiştir (Karşı köyün de Türk köyü olduğu belirtmeyi borç biliyorum). Bizim Eyüp'te öylece kalakalmış, aşkından mecnuna dönmüş, saçı sakalına karışmış. Türkümüzde bizim Eyüp'ün feryadıdır esasında.
Burada "BABUBA" Trakya'da sıklıkla kullanılan "be" kelimesinden çıkmıştır. Söylenmek istenen "BE BABA" dır aslında.
Sevdiğim iki gözüm ellere yar oldu babuba
Kara tren aramıza kara duman ekti de
Göz göre göre yazık Eyüp’e
Buraları sevemedim gönül orada
Yanıyorum tuz biber yarada
Deli gönül eremedi eyvah murada
Ölüyorum tuz biber yarada
Gözlerimin karesi kırmızı nar oldu babuba
Meriç'in azgın suyu aramıza girdi de
Göz göre göre yazık eyub'a
Buraları sevemedim gönül orada
Yanıyorum tuz biber yarada
Deli gönül eremedi eyvah murada
Ölüyorum tuz biber yarada