Önce her şeyi tarihten almış iskender Palabu kitabında. Sonra onlara kendi kurgusunu aşklarını ve heyecanını giyindirip olağanüstü bir roman ortaya koymuş. Eski mesnevileri andıran bir roman. Bölüm başlıkları, bölümleri, hatta içindeki görsel malzemeyle bütünleşen bir mesnevi. Bir Divan edebiyatıuzmanının kendi sanatını dönüştürüp günümüze yansıttığı ayna.Usta kalem iskender Pala'dan Bağdat-istanbul hattında aşkı ateş ateşe; macerası nefes nefese bir roman.
onca yazılanlar üstüne bize sadece tebrik etmek düşer...
iskender pala'nın sadece bir divan edebiyatı araştırmacısı ve hocası olmadığını; günümüz edebiyatının önemli yazarlarından biri olduğunu haykırdığı müthiş romanı.
l&m ve kapi adli yayinevleri tarafindan basılmış romandır. yazar kendi kurguladığı bir leyla mecnun hikayesi üstünden divan edebiyatına ışık tutmaya çalışmış, divan şairlerini kısmi ölçüde tanıtmıştır. yazarın fuzuli ye duyduğu hayranlık da bu romanda göze çarpar.
"bu kitap aşk kitabıdır. belki yaralarım depreşir okumasam mı?" diye tereddut ettiğim, ama sadece aşk degil, buram buram tarih, edebiyat, sanat kokan muhtesem bir kitap. edebiyat okumayı seviyorsanız hele divan edebiyatına merakınız varsa muhakkak okuyun derim.
"Gökkubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına..."
bazı kitaplar vardır okumak için zorlamalısın kendini, iteklemen gerekir kitabın arkasından...
bazı kitaplar vardır ki;okumaya başlayıp, ara verdiğinde, geldiğin sayfayı görünce şaşıp kalırsın. roman içindeki karakterleri zihninde çizersin en ince ayrıntısına kadar içine girersin kitabın. alıp götürür sürükler... ders aralarında, uzun-kısa yolculukta, zaman bulduğun her anda kitabı elinde bulursun.
işte bu romanda tam bu anlattığım gibi çok şanslı, biraz okunup kenara atılabilecek bir kitap değil!
biraz da divan edebiyatına , 14-15. yya ilgisi olanlar için tavsiye edilebilecek güzel bir roman.
iskender pala'nın fuzuli'ye olan hayranlığını apaçık belli ettiği, kendi kurgusuyla aslında leyla diye birinin olmadığını ama fuzuli'nin asıl mecnun olduğunu gösterir. muhteşem bir eserdir. okudukça okuyası gelir insanın. gerçek aşkın aslında sevgiliden uzak olunduğunda yaşanabileceğini anlatan güzel bir roman.
sanat sanat içindir olduğu gibi bu eser de edebiyat içindir. kitabın yarısı "ah leyla, vah leyla." diye geçmektedir. bir da vinci code özentiliği çok belirgin ama çok basit kaçmış. olayları biraz daha süslese belki daha güzel bir eser olabilirdi ama "bc" ve "buam" gibi kısaltmalar da vuruculuğu yakalayamamış.
sonuna değinmek bile istemiyorum 400 sayfalık kitap yaz, olayın sonunu yarım paragrafa sığdır, kesinlikle olmamış. ha beğenmiyorsan sen yaz diyorsanız, ben de kitabı bedava mı veriyorlar lan derin.
mutlaka bir göz atılması gereken kitaplardandır. okuyalı uzun zaman oldu ama hala aklımda.
gerçekten çok güzel bir kitap, anlatmakla olmaz ki yüzlerce sayfayı tek paragrafta. ancak okunmalı ve herkes aşkı kendince yorumlamalı. tıpkı iskender pala'nın yaptığı gibi, insanlar kendi aşkını tanımalı, anlamalı ve kendin cümleleriyle anlamlandırmalı.
aşkı bilen biri için yedi gerçek sır vardır, ona sahip olan dünyaya hakim olabilir.
aşk ve gizemin açığa çıkaracağı sırlar.
tarihi yeniden size anımsatacak kitap, yalnız aşk yolunda...
--spoiler--
Kazananların kaybettiğini, yok edenlerin yok olduğunu, doğanların öldüğünü, zihnin önünde kalbin durduğunu, gönlün akla galip geldiğini tanıklık ederken daha iyi görebiliyor, anlıyor ve yine susuyor ısrarla susuyordum... Yüreklerin Allah'ın elinde olduğunu bilerek susuyordum...
Susmanın ve izlemenin erdem olduğunu, tanıklığın gerçeği, bilginin de acıyı çoğalttığını öğrendim...
--spoiler--
'Hem fuzuli aşkı anlatırken hep acıdan, elemden, ayrılıktan, yanmaktan, parçalanmaktan bahsediyordu. Aşk ayrılığının bir azap olduğunu söylüyor, sonra da azabın "a-z-b" kökünden türediğini, bununda "lezzet" demek olduğunu söylüyordu. Demek ki aşkın azabında bir lezzet vardı ve dertleri zevk edinmeyince aşkın tadı çıkmıyordu...'