inanılmaz bir performans, şaheser. zaten led zeppelin'den başka ne beklenirdi ki? kendisini biraz önce dinlerken takrar kayboldum. akustik bölümleri ya da vokali. bilinmez bu parçayı bu kadar güçlü kılanın ne olduğu, yoksa sözleri mi?
"you made me happy every single day" aslında platonik bir aşığın en güzel iltifat cümlesi de olabilirmiş ama şarkıdaki kullanımıyla daha çok bir kadına söylenebilecek en ağır sözlerden biri anlamını taşır.
adamın ağzının orta yerine oluk oluk sıçan led zeppelin şarkısıdır. zaten sevmediğim bir led zeppelin şarkısı var mı diye düşününce kendime siktir lan diyorum ama yinede bu şarkının yeri apayrı.
birini terketmeyi çok istersiniz size çektirdiği acılardan dolayı ama edemezsiniz. bırakamazsınız bir türlü çünkü durum "you made me happy every single day" tadındadır ama başka boyutlarıda vardır işin ve "but now i've got to go away, ohh, ohh ohh" demek zorunda kalırsınız belki sevgilinize, belki de kendinize. şizofren olursunuz, manyak olursunuz. yinede gidemezsiniz, sonunda o gider siz de sik gibi kalırsınız.
peşin edit: yazmışım zamanında taslaklarımda duruyor. silmeye kıyamadım.*
hep bir yaz aşkını anlattığını düşündüğüm şarkı. dinlediğim en güzel şarkılardan biri.
gitmek zorundadır,evi geri çağırmaktadır. "we gonna go walkin' through the park every day" burası, burası işte mahveder!
"I don't know where I'm going, I don't know what I'm doing" şuursuzluğuna örnek bir rock şarkısıdır. Rock müziğini sevmemiz, arada bu tür şuursuz lirikleri, ilahlardan da gelse, görmezden gelmemizi gerektirmez. Dikkat edilirse şarkının içinde tutarlı, açık ve net bir tümcecik, bir argüman yoktur. Kahraman sanrılar içinde, sadece gideceğini sayıklamaktadır.
can yakar, üzer, ama şaheserdir. *
it was good, sweet baby
it was really, really good
you made me happy every single day
but now i've got to go away, ohh, ohh ohh*
delikanlı şarkıdır. uzatmaya gerek görmeden, şakkadanak söyler ablaya: "senden ayrılacağım..." gerçi sonra: "ayrılmak da istemiyorum lan nasıl olucak"lara yatar ama laf ağızdan çıkmıştır bir kere.
şarkıyı kulaklıkla son ses, defalarca dinlerken normalde hiç olmayan bir ses:
"all rivetin always sign" veya ona benzer, anlaşılması güç bir şey söyler, ve öylece kalırsınız. aslında duyulan şey tam olarak: ariving always sigin
-cin mi ne, önce bi korkarsınız tabi *
bir daha bir daha dinledikçe aynı yerde hep o sözü duyuyorum. çok derinden geliyor adeta başka bir frekansta gibi. emin olduğum şey ise onun robert plant'in muhteşem sesi olduğu.
"we really got to ramble"'dan sonra duyuluyor bu arada.
bizzat keşfim olup, küçük çaplı araştırmamda buna dair bir şey bulamadım. led zeppelin zaten parçalarının başına ya da sonuna şarkıdan kopuk sesler koyuyor, ona benzer bir kayıt bu kesin ama bir mesaj vermeye çalışıyor bence. *
kaybolmanıza yol açan ve bir daha kendinizi bulamamanıza yol açabilecek led zeppelin şarkısı (ki bu kadar yavan konuşmak doğru mudur tartışılır. ). iç çatışmalarım ben ve kendim.