beni hiç bişe beklemeden çok sevdiğini hissettiğim için, bütün doğrularımda ve yanlışlarımda yanımda olduğunu bildiğim için, birinden etkilendiğimi hissettiğinde korumacı tarafını fazlasıyla gösterdiği için, beni gözünden sakındığı için, hastalandığım zamanlarda sabaha kadar baş ucumda oturduğunu bildiğim için, otogarda ayrılırken bana sarıldığında gözyaşlarını saklayamadığı için, kokusunu duyduğumda huzur bulduğum için... babam böyleyken başka birini nasıl sevebilirim ki zaten.
ferdici olmasına rağmen rock işareti yaptırtıp bir de fotoğrafını çekebiliyorum. saçları hala siyah ki bu da benim saçların da geç beyazlayacağına işaret eder. oturup ev arkadaşımla muhabbet edermişçesine onunla muhabbet edebiliyorum. "la baba" diyorum "ne var be amına koyum?" demesini de çok seviyorum. canım sıkkın olduğunda onu arayıp beni yarmasını da seviyorum. sevdiğim kızı anlatınca "o kız mal, başka birini bul" demeyen tek insan babam, sevdiğim kızın peşinden gitmemi istemesini de seviyorum. eşek kadar herif oldum hala göbeğinde beni uyutmasını seviyorum. "evladım" diyip sırtıma güm güm vurup sonra başımı sevmesini seviyorum. insanların içinde bana "doktor" diye seslenmesini seviyorum. en başta benim babam olmasını seviyorum.
en saçma sapan kararlarımda bile arkamda durup ' vardır benim kızımın bir bildiği ' demesi,
bilmediğim bir şehrin dağ başında bir köyüne atandığım o ilk zamanlar hiç kal demememe rağmen korktuğumu farkedip bir hafta boyunca köye benimle geliş gidiş yapması, 'bu köy çok güzel istersen buraya yerleşebiliriz' demesi,
gecenin bir vakti annemle canımızın tatlı çektiğinden bahsederken 'ben biraz dolaşacam' diyerek evden çıkıp elinde bir kilo eklerle dönmesi,
yaşadığım maddi sıkıntıyı hiç belli etmemeye çalışsam da hissetmesi ' ne yani şimdi sen çalışıyorsun diye ben artık sana harçlık veremeyecek miyim alla alla gel bakalım öp elimi ' diyerek beni incitmeden bana para vermesi,
maddi durumumuzun kötü olduğu çocukluk yıllarımızda 'biz ilerde çok zengin olacağız o günlerin kıymetini anlamamız için parasızlığı yaşamalıyız' diyerek bizi güldürmeyi başarması, yoksulluğu eziklik değil aksine yaşamı öğreten, insanları anlamamızı sağlayan bir gereklilik olarak görmesi, göstermesi, bundan hiçbir zaman utanmamamız gerektiğini bize öğretmesi,
zengin fakir herkesin eşit olduğunu ve sırf parası var diye bir insana hürmet etmenin aptallık olduğunu söylemesi,
hep hep hep gülmesi,
en kötü en olumsuz anlarda bile bir çıkış yolunun olduğuna inanması, medeni cesareti, pozitifliliği, ve en güzeli de en zor anımda arkamda dağ gibi bir babanın olduğunu her defasında hissettirmesi..
babayı çok sevme nedenleri arasında genç takımı babasını genelde kendisine örnek alır. çünkü çocukluk dönemleri babasını izleyerek günleri geçer. şayet baba açık sözlü bir insansa oğluna çok şeyi öğretir. özellikle babanın çok parası varsa oğluna gezmesi için cebine para koyarak bu tür, konulara yardımcı olur. şayet baba çok kaliteli bir insansa genç insanın idol ü olur. bu gibi nedenlerden, dolayı delikanlılar, babalarını çok severler.
kendi babası okumasına izin vermediği için oğlunun olası başarılarıyla gururlanabilmek adına oğlu ile girdiği şöyle bir diyalog sonrası başını büküp hiçbir şey dememesi, oğluna kızamaması..
b: baba
ll: liber libera
sene: 2008
dangalak ll üniversiteyi yeni kazanmış, otogarda istanbul'a uğurlanmaktadır.
b: hadi oğlum, oralarda bizi utandırma güzel güzel oku okulunu.
ll: öff tamam baba ya.
b: okulu öyle okudum diye okuma yok, oraya gittin madem birinci olarak bitirmelisin.
ll: ne birinciliği baba ya, sen hayatında nerde birinci oldun da benden birincilik bekliyorsun?
b: ...
evet, küçük bir ilçenin dandik lisesinden, hukuk fakültesini kazanmasına rağmen babası tarafından o fakülteye yollanmamış bir babanın oğluyum ben. askere gitmeden evlendirilmiş, askerden gelişiyle inşaatlarda çalıştırılmış, sonradan kendi çabalarıyla yedek öğretmenlikten ilçedeki bir devlet kurumunun müdürlüğüne yükselmiş, kültür, bilgi birikimi olarak benim yanında bir hiç olarak kalacağım adamın oğlu. dünyada tek bir kişinin kalbini kırmamış, kalbi kendi oğlu tarafından onarılamayacak kadar ağır bir şekilde kırıldığı halde boynunu büküp bunu oğlu üzülmesin diye oğluna çaktırmamış bir babanın..
neden sevmeyeyim ki? içim kan ağlıyor baba, belki sen çocuktur deyip çoktan unuttun ama, umarım bir gün senden özür dileyebilirim.
yıllar yılı eziyet edip, yaşlanınca "ahaaaa" diyip jetonu düşürmesi, iyilik perisi haline gelip örnek baba olması, yaşananları unutturması bu hafifletici sepetlerdendir.
Parlak bir inciydim önce derinlerde saklanırdım
Baba evi kabuğumdu hayat çok uzak sanırdım
Düşlerimle yandım sonra sevdalarımla kavruldum
Düşlerimin peşi sıra kendimi yollara vurdum
Kanat takıp uçurur da bu düşler uyandırır en tatlı yerinde
Gün ortasında sabah seherinde hatırlanır yeniden
Yatak döşek yatırır da bu sevda uyandırır en tatlı yerinde
Gün ortasında sabah seherinde hatırlanır.