Hayatımda 2 kere şahit oldum. ilkinin nedenini sonucunu sonuna kadar biliyorum ancak bana ağır geldiğinden anlatamam. ikincisi ise bana ağır laflar ettiğinden gözlerim dolmuştu ve ağlamıştım. beni görünce onun da gözyaşları süzülmüştü. ikisini de hatırladıkça içimde tarifsiz bir hüzün, acı oluşur.
ağladığını değilde 3 kere gözlerinin dolduğunu gördüm. sonuncusu benim yüzümdendi. üniversite için koskoca şehirde tek başıma kaldığım zamandı. babam bırakmıştı. gözlerini görmeyeyim diye hızlıca uzaklaşmıştı. hani mümkün olsa baba ben senin küçük kızınım hala diyip geri dönmek isterdim babamın gözyaşlarını görmek yerine.
eskilerin deyimiyle; babalar aglamaz, onlar evin direğidir. güclü olmak zorundadır evde birisi; bu yüzden icine atar bir baba yuvasına zarar gelmesin, ailesi üzülmesin diye herşeyi.
Kahrolurdunuz.
Biri ağladığı zaman elimi kolumu nereye koyacağımı bilemezdim. Babama da sarılsam başını sevsem onuru incinir mi, ağladığı için utanır mı? Asla kestiremedim.
hayatı sorgulattırır. herkes, erkek çocuğu olsun, kız çocuğu olsun, babayı güçlü tanır, temel direkt olarak görür doğal olarak. ama evlat olarak yaşınız belli bir seviyeye ulaştıktan sonra, ağlarken görürseniz, aslında o baba gücünün, size evriliyor olduğunu anlamaya başlarsınız. büyürsünüz.
eğer sizde girit ve selanik göçmeni bir macir iseniz ve çetin tekindor'un dedemin insanları adlı başyapıtını babanızla beraber izlediyseniz gayet normal olan durum.
Kardeşimin tıpta adını bilmiyorum. Sırtından su aldıklarında görmüştüm. Kocaman adam sırtını duvara yasladı çöktü yere ağladı durdu. Su alırsak engelli kalma ihtimali var almazsak teşhis koyup tedaviye başlayamayız demişlerdi. Bende bu acının üstüne babam bile devrildi diye daha çok ağlamıştım. Hastalık ve ölüm hep göz yaşı.
ben çok gördüm. dışarıda yaralı kuş görse yeşil gözlerinden ince ince akar o yaşlar. filme ağlar yada. burnunu çekme sesinden başka ses çıkmaz ama bilirim içinde apayrı fırtınalar eser. babamın iki ağlayışı acıttı en çok canımı. ilki veli toplantısından dönüşte öğretmenim çekmiş kenara. tüm toplantı boyunca hiç bahsetmemiş benden ama kenarda beni övdükçe övmüş. ''dersleri iyi, çalışıyor da... memnunum ben ama geçen gün defterlerini incelerken arada bir sürü metinler buldum. her şey hakkında yazmış. en iyisi siz ona bir sürü roman ve defter alın, sonra da bırakın yazsın. aklına gelen her şeyi yazsın'' demiş. o gün okuldan geldiğinde kapıyı açtığı gibi bana kemiklerimi kırarcasına sıkı sarılıp ağlamıştı ''aslan kızım'' diye. babamın ilk defa o gün ne kadar güçlü olduğunu fark etmiştim.
diğeri babannemin öldüğü gündü. yatakta yatan buz gibi cesede ''geldim anne. ne olursun aç gözünü'' demişti. babannemin kar beyazı saçlarını okşarken düşmüştü ilk damlası gözlerinden. tam yanağına düşmüştü babannemin. tıpkı o da oğlunu bıraktığı için ağlar gibiydi.
babamın ağlamalarının aksine annemin ağlaması daha çok acıtır canımı. belki de annem daha az ağladığı içindir.