Dedemin cenazesiydi. Hem dedemin bana oldum olasi bir yabanci gibi olmasindan hem de hic bir zaman baskalarinin önünde kolay kolay aglayamadigimdan, o gün de aglamadim. Üzgünlük vardi tabi ama aglayacak kadar degil. Sonra babama gözüm takildi. Simdiye kadar hic agladigina sahit olmadigim babama. Ve o saaten sonra ben de hüngür hüngür aglamaya basladim. Herkes dedem icin agladigimi saniyordu. Oysa babami aglarken gördügüm icin mahvolmustum. Cok koyuyor babayi aglarken görmek, öyle böyle degil.
2 gün önce babaannemin hastaligi icin bilet kesip yanina gidecekti.once biletler kesildi bavulunu topladigimiz sirada vefat ettiğini arayip haber verdiler. Oldugu yere cokup kaldi .merhametlidir hani bi ücüncu sayfa haberine denk geldiginde bile kafa cevirirdi ama hic boyle hüngür hüngur ağlayabilecegine inanmazdim . Insan güc ve güvenirlik atfettigi bir kaliptan kırılgan bir hal görmeyi normalize edemiyor.
ben çok gördüm. dışarıda yaralı kuş görse yeşil gözlerinden ince ince akar o yaşlar. filme ağlar yada. burnunu çekme sesinden başka ses çıkmaz ama bilirim içinde apayrı fırtınalar eser. babamın iki ağlayışı acıttı en çok canımı. ilki veli toplantısından dönüşte öğretmenim çekmiş kenara. tüm toplantı boyunca hiç bahsetmemiş benden ama kenarda beni övdükçe övmüş. ''dersleri iyi, çalışıyor da... memnunum ben ama geçen gün defterlerini incelerken arada bir sürü metinler buldum. her şey hakkında yazmış. en iyisi siz ona bir sürü roman ve defter alın, sonra da bırakın yazsın. aklına gelen her şeyi yazsın'' demiş. o gün okuldan geldiğinde kapıyı açtığı gibi bana kemiklerimi kırarcasına sıkı sarılıp ağlamıştı ''aslan kızım'' diye. babamın ilk defa o gün ne kadar güçlü olduğunu fark etmiştim.
diğeri babannemin öldüğü gündü. yatakta yatan buz gibi cesede ''geldim anne. ne olursun aç gözünü'' demişti. babannemin kar beyazı saçlarını okşarken düşmüştü ilk damlası gözlerinden. tam yanağına düşmüştü babannemin. tıpkı o da oğlunu bıraktığı için ağlar gibiydi.
babamın ağlamalarının aksine annemin ağlaması daha çok acıtır canımı. belki de annem daha az ağladığı içindir.
Kardeşimin tıpta adını bilmiyorum. Sırtından su aldıklarında görmüştüm. Kocaman adam sırtını duvara yasladı çöktü yere ağladı durdu. Su alırsak engelli kalma ihtimali var almazsak teşhis koyup tedaviye başlayamayız demişlerdi. Bende bu acının üstüne babam bile devrildi diye daha çok ağlamıştım. Hastalık ve ölüm hep göz yaşı.
eğer sizde girit ve selanik göçmeni bir macir iseniz ve çetin tekindor'un dedemin insanları adlı başyapıtını babanızla beraber izlediyseniz gayet normal olan durum.
hayatı sorgulattırır. herkes, erkek çocuğu olsun, kız çocuğu olsun, babayı güçlü tanır, temel direkt olarak görür doğal olarak. ama evlat olarak yaşınız belli bir seviyeye ulaştıktan sonra, ağlarken görürseniz, aslında o baba gücünün, size evriliyor olduğunu anlamaya başlarsınız. büyürsünüz.
Kahrolurdunuz.
Biri ağladığı zaman elimi kolumu nereye koyacağımı bilemezdim. Babama da sarılsam başını sevsem onuru incinir mi, ağladığı için utanır mı? Asla kestiremedim.
eskilerin deyimiyle; babalar aglamaz, onlar evin direğidir. güclü olmak zorundadır evde birisi; bu yüzden icine atar bir baba yuvasına zarar gelmesin, ailesi üzülmesin diye herşeyi.
ağladığını değilde 3 kere gözlerinin dolduğunu gördüm. sonuncusu benim yüzümdendi. üniversite için koskoca şehirde tek başıma kaldığım zamandı. babam bırakmıştı. gözlerini görmeyeyim diye hızlıca uzaklaşmıştı. hani mümkün olsa baba ben senin küçük kızınım hala diyip geri dönmek isterdim babamın gözyaşlarını görmek yerine.