çok garip zirveydi, çok da garip iyi güzel zirveydi.
şimdi, sabahıylan java, c# ve xml finallerimin popomda oluşturduğu muhteşem acı hissiyle başladım tanri yok ben yardimci olayim'i beklemeye, sadakallahülazim. saat 3 gibi buluşup kemcuk agizli'yi almak üzre karanfile gittik. pazar gününün muhteşem sıcağında sanki çok biliyormuşum gibi tanri yok'u ankara sokaklarında gezdirmeye başladım. bir yandan da nöbetci eczane arıyoruz tabii. şansa kadere göz ucuyla farkettiğim nöbetci eczaneye de "ben biliyom dediydim lan" diyerek girdik akaben.
sonrasında, zirve mekanına gidip zirve başlamadan önce bi şeyler atıştırıp, içmeye başladık. işte her şey burada başladı*. söylemesi ayıptır sosis güveç diye bir şey istedim. çorba kasesinin yarısı derinliğinde al bu diyerek koydular önüme. bunla mı doycam lan diye düşünüp ucundan ucundan yemeğe başladım ki, ufak olmasına rağmen gayet doyurucu olması beni hayli şaşırttı. amma velakin güveçin bazı kısımları acı ve ağızda ekşi tat bırakan bi haldeydi.
neyse abi xargn falan da gelince öyle ufak bir seviştik. saat 5 civarı müthiş bi kalabalık birden hücum etti mekana. lan noluyor dememe kalmadan insanları oturtacak yeri ayarlamaya koyulduk. öyle çok büyük bi yer olmasa da, gayet güzel sığdık ettik.
o kadar ettim içtim diyerek delikanlılık taslayan bir tavır takınmayacağım ağa da, essahtan da içtiğimin yarısı kadar bir alkol kötü bi hale soktu beni. zira yemeği yedikten yarım saat 45 dakika sonra hafif bir mide bulantısı, beyle muhteşem bir karın acısı hissiyle kendimi tuvalete attım. işte o sıralar biraz flu, sadece "hocam artık pisuvara kusma yeter, ordan temizlemesi zor oluyor n'olur lavaboya kus" diyerekten emrah bakışı atan garsonu anımsıyorum şöyle bir düşününce. zira bulantı ve vesaireden gözlerim karardı.
devam eden dakikalarda con verse olacak muhteşem insan 'sen gel ağa bi hava al" dedi dışarı çıkardı beni. yüzüm falan bembeyazmış öyle diyorlar, boyum da uzun ve kumralımdır, spor yapmaktan da hallice hoşlanmakla beraber progressive metale de bayılmaktayım. hava almam bir işe yaramadı tabii, aradı düzeleyim diye içirilen kahve midemi daha fena yapmış olacak ki, tekrar ben kokan lavaboya gitmek zorunda kaldım.
bu sefer yaka paça çıkarıldığım dışarıda başımda bekleyen 5 çift ayak hatırlıyorum. hatta birinin kokusu ayakkabının dışına bile çıkmıştı lan, midesini bozana dama yapılacak şey miydi? sonra birileri bana soda içirdi, şapbadanak ayaklandım. yaklaşık 20 dakika dışında kaldığım zirveye kendimi sıfırlayarak döndükten sonra da, "biri kusmuş lan? kim lan o? olm içmeyi bilmiyosanız içmeyin lan" diyerek çeşitli şebekliklerle durumu maziye gömmeye yeltendim, yemedi tabii.
zirveden bi kaç kişi ayrılmış o sıra, yine de 20'ye yakın kişi devam ettik zirveye. bu sefer işemeye diye gittiğim lavabo sıfatlı delikten döndümde, ne bir meme sıvazlayan erkek gördüm, ne de yiyişen. ama o kemçük ağızlı ibnesi yok mu, harbiden ibneymiş lan o*. neyse..
o sıralar burnumda bir elidor kokusu hatırlıyorum. bir de posee'nin heybetini unutmak mümkün değil tabii.
zirveyi bitirdiğimizde goodboy ille de bize geleceğniz hacı, hepinizi üst üste tarzında şeyler söyledi. delikanlı çocuktur yapmaz öyle şey dedim, yola koyulduk. gecenin bi yarısı bizi misafir ettiği yetmiyormuş gibi bir de muhteşem bir makarna yaparak iyice mahcup etti. tabii o mideyle yiyemeyeceğimden mütevellit, "abi bö-böean çogzel olmöeş" derkene aldılar tabağı önümden. az uyku, alkol etkisi bir de o ayak kokusun dolağyı uykulu hissettim.
sabah uyandığımda bir erkekle aynı yataktaydım, kendisi tanri yok ben yardimci olayim idi. ufak bir o çizerek memeleri sıvazladım ve hoşlanmadığımı hissedince oh iyi diyerek gönül rahatlattım. yalnız ağzımda garip kekremsi bir tat da yok değildi, omzunda öperek oyunu da uyandırdım ve kendisini yolculama sebebiyle evdekilerle vedalaşıp yola koyulduk.
zirve bununla bitmedi tabii, kendisini yolculadıktan sonra hiç ayrılmayan moonlight sonata, kapital karl, 146taksim1 ve langdon ile tekrar görüşmeye niyetlendik. zira moonun ipeksi saçlarına doyamadığım gibi, baksırla maksırla foto çekip çekmedikleri merakını da yaşıyordum aynı bünyede.
yaklaşık 72 saat süren zirve sonucu moon, taksim, lang 3'lüsünü de yolculadık tabii. kendilerini zirve için istanbul'dan özel getirtmiştik, severim böyle şeyleri hollanda'dan dayıma da küfür getirtirim her yaz. hepsine ayrı ayrı teşekkür eder selamlarımı sunarım.
bunların dışında zirve gerçekten kalabalıktı ve normaliyetten herkesin nickini ve ismini de hatırlamamaktayım. yine de tüm katılımcı arkadaşları alınlarından öpüyor, güç sizinle olsun diyorum.
hepsinin dışında; con verse ve xargn'a ayrıca teşekkürü borç bilirim. zira, ne kadar tanri yok ben yardimci olayim, ben ve kemcuk agizli sıfatlarıyla organize etsek de zirveyi bu ikisi olmadan bu denli güzel olamazdı. katkıları için ayrıca yalıyorum.
babayta kenzof'u yâd edip, hakkındaki tüm bilgi birikimimizi paylaşmak adına düzenlediğimiz zirvedir. evet... gün geçmiyor ki ölümünün üstüne aylar binmesin, bize onlu yılları hatırlatıp o çağda yaşayamadığımıza kahrettirmesin hayat. insan duygulanıyor, hanginiz istemezdi çarpma işleminde x yerine . kullanımının başladığı çağda okul okumayı? hangimiz istemezdik dünyanın en sevecen adamıyla aynı zamanda yaşamayı?
cevabı biliyorum yoldaşlarım, o yüzden buhran kederler susturuyor şu an beni.
babayta kenzof için, onu yaşatmaya devam etmek için gelin bize katılın. kendisinin de dediği gibi; "tırnağın varsa başını kaşıyacaksın."
--
"haziran 13" tarihli bir zirvedir. ankara dışından gelicek olan ben ve tanri yok ben yardimci olayim ile ankaradaki yazarlarla tekrardan kaynaşmak adına harekete geçip düzenleme kararı aldık. ankarada ikametgah eden kemcuk agizli'nın da gazıylan an itibariyle başlığını da açmış bulunmaktayız.
mekan : sakarya caddesindeki las tapas adlı barda gerçekleşecektir. bar hakkındaki detaylı bilgi çok yakında zirvebox'ta ifşa edilecek. zirve saati için de 17:00 uygun olur diye düşündük.
aksilik olsa da olmasa da katılmayacağım zirvedir. birader kaçımız ankara'da ki, 1 yaşımdan beri gitmedim ankara'ya, yapsanız ya istanbul'da izmir'de şunu.
edit: eksileme lan sebep göster*
edit: en alta yazdım, için rahat etmedi, okunmaz mesaj vesaire arada kaynar. zirvenin capsleri bende, almak isteyenler mesaj atsın.
bu zirve başlığına her girdiğimde, yazacaklarımın çokluğundan gözüm korkuyor ve başka diyarlara yelken açıyorum.
böyle zirve mi olur lan. 3 gün sürdü resmen. şaka maka istanbul tayfası için 2 gece 3 gün sürdü zirve. her şeyiyle mükemmeldi. zirvenin kendisi de, sonrasında düzenlenen mini zirveler de harikaydı. şahane insanlar tanıdım, tanıştık. evlerinde kaldık, sabahlara kadar dünyayı mı kurtarmadık, aşktan mı yakınmadık, ne yapmadık?
zirve yeri çok hoştu, çok beğendik. öyle ki son mini zirveyi de orada yaptık. zirveye gelen insanlarda iyiydiler, oldukça hareketli ve eğlenceli geçti.
bir ara ortalıkta kusmak ve fenalaşmakla ilgili geyikler döndü ama kim olduğu hala bilinmiyor. söylenenler o ki, birisi sosisi çok kaçırınca kafası güzel olmuş. evet evet, ben de oldukça şaşırdım. adam sosisle kafa oluyormuş.
alınan duyumlara göre moonlight sonata zirve bittikten sonra sincan oturak alemi yapmak için bir gazinoda yer eyırtmış sözlük erkeklerine ona göre hacılar tek gelin. *
