Eskiden yani babam gençken bisikletle gezerdik.
Mükemmel uçurtma yapar.
ilkokulda birlikte defter kaplardık.
ilkokulda saçımı tarardı.
Bana şiir marş ezberletirdi.
Kurtuluş savaşını milli mücadeleyi anlatırdı.
Araba kullanmayı babamdan öğrendim. 6 ay benimle heryere geldi.
Çok güzel makarna yapar.
Şimdi yaşlandı geçen deniz kenarında baba gel taş atalım dedim neden dedi. Eskiden olsa birlikte kudururduk.
Düşünüyorum da pek bir şey yapamadık. Belirli bir süre kendi hayatını yaşadı. Bizden uzak, son iki sene daha yakındı. O da işi icabı yanımızda değildi. 4 ay öncede vefat etti zaten. insan ölüme değil de yaşanılmayan anlara üzülüyor. O böyle olmasını tercih etti. Yine de bir şey demiyorum. Huzur içinde uyusun.
Babamla gecirdigimiz her vakit o kadar keyifli ki. Dışarda yemek yemek, gündemi yorumlamak, futbol, siyaset, tarih, inşaat üzerine konuşmak... her şeyden anlıyor bu adam benim gözümde. Dünyanın en haklı insanı, en yakın arkadaşım, benim canım ciğerim her şeyim canım babam. inşallah iki gün sonra göreceğim onu. otogardan her alışında gözlerindeki heyecanı yüzündeki mutluluğu görmek beni yine 5 yaşında her şeyi soran babasının küçük prensesine dönüştürüyor. Beş dakikalık yolda yine sorular soruyorum hiç sıkılmadan cevaplıyor. Kapıyı açınca anneme bakıp gözün aydın diyor. Ne kadar şükretsem az.
Babam emekli akademisyen. Oturup bana ders anlatması, birlikte bazı konuları tartışmamız bana büyük keyif veriyor. Gözleri parlıyor, eski günlerini hatırlıyor belki.