ege nin bütün güzelliği gözler önündeyken, denizin sesini duya duya, dalgaların kıyıya vuruşunu izleyerek, o güzel havayı da hissederek, babayla rakı içerken bir de balık yemek... vay be, pek güzel olurdu.
benim gibi 5 dubleden sonra çakirkeyf ve muhabbeti kafası kadar güzelleşen bir babanız varsa tadından yenmez. beyoğlu, samatya, gelibolu.. mekan fark etmez. babanız kafası güzel değilken söyleyemediği şeyleri falan söyler duygulanırsınız. bunları bilmek, onun ağzından duymak iyi hissettirir. fakat babanızın "babanın yanında sigara içiyor olabilirsin ama benim yanımda içemezsin" diyen, "beyoğlu'ndan eve yürüyerek gidelim, açılırız" diyen, unkapanı köprüsünde durup köprüden çişini yapan arkadaşları varsa kabus olur *
babam 70'li yıllarda istanbulda okumuş, şimdi de ben burda okuyorum... geldiğinde eskiden onun gittiği yerlere gidiyoruz (tabii hala kalanlarına) ayrı bir zevk veriyor insana...
baba - kız arasında da olabilir bu muhabbet.
babamın askerlik ve çocukluk anılarına katlanabileceğim tek ortam.
"çirkin kadın yoktur, az votka vardır" hesabı.
şeytanın medeniyet diye gösterdiği rezalet.yapan baba da oğul da ne pis bir iş yaptıklarını,toprağın 2 metre altına girdiklerinde anlayacaklardır.inşallah o noktaya vurmadan anlarlar.
not:babalar ve oğullar ağaç ve dalları gibidir,o dallar ileriki nesiller içindir,ağaç gövdesine vurmak için değil.
Genelde dinleme eylemini gercekleştirmeye sebeptir. Misal, ben oturup da erkek arkadaşımı anlatsam babacığın dinlemekle yetinmeyeceği kesin. Fakat ben babamın tüm kırıklarıyla anılarınu her rakı masasında dinlemekle yükümlüyüm. Hayat bazen hiç adil olmuyor.
beni sarhoş etmeden masadan kaldırmayan,iç bi tane daha,iç iç diye ısrar eden bir babaya sahip olduğum için 11 yıldır gerçekleştirdiğim eylem.çocukken beni pavyona götürüp para verip dansöze taktıran bir babam var,silivri ye her gidişimde masa ayırtıp ,denize nazır kadehimizi tokuşturuyoruz,sen çok yaşa emi canım babam.
17 yaşımda, dün akşam gerçekleştirdiğim eylemdir. Daha öncelerde içtim rakı dışarda, arkadaşlarla vs... ancak babamla ilk kez yapacaktım bu eylemi. 10-15 kişi toplanmışız, artık rakı şişesi açıldı. Döndü bana "sen de içecek misin oğlum?" dedi. Evet ya da hayır diyemedim sözlük. Sen bilirsin baba benim için farketmez dedim. Doldurdu kendi göz kararınca, (benim normalde kattığımın yarısı kadarını kattı tabii, baba işte) en son kadehleri tokuştururken döndü bana, "ben babamla içme şerefine ulaşamadım, izin vermedi. Ancak sen sınıfı geçtin, gözümde sınıfı geçtin. Sağlığımıza" dedi. Ağlayacaktım sözlük.