-ağlayıp küsünce babanın gelerek kucağına alıp götürmesini beklemek.
küçüklüğüme, çocukluğuma dair yaşadığım her şeyi özlüyorum. ama en çok bunu. ben küsüp diğer odaya gidip ağlarken babamın gelip kucağına alması, teselli etmesi, susturması, öpmesi ve barışmamız.
bir dolaba saklanıp o seni bulana kadar gerekirse saatlerce beklemek
kucağına oturmak *
birlikte balık tutmak *
biryere saklanıp o geçerken üstüne atlamak *
istediğin renk oje bulunana kadar dükkan dükkan dolaştırmak *
uyumuş numarası yapıp yatağa kadar taşıtıp sonra kahkahayı patlatmak
o sabah uyanmış, kahvaltı hazırlayan annenin çıkardığı sesler eşliğinde gözlerini tavana dikmiş hiç konuşmadan bir şeyler düşünerek yatak keyfi yaparken yanına uzanıp aynısını taklit etmek ama asla hiç birşey düşünememek, o ne düşünüyor acaba diye düşünmek..
kavga etmek **
şehir meydanındaki ufak havuza kağıttan minik gemiler yapıp yüzdürmek, babaya evlenmeyeceğine dair sözler vermek çevresinde gelişen olaylar, durumlardır. *
babayla konuşmaksa eğer insana çok kötü koyar. bir başka evde ailesinden uzak bir baba, evlatlarını aramayan, soğuk sesiyle telefonu açan bir babadır çünkü artık o.
küçükken adamı bir gece rahat bırakmazsın, durmadan masal anlattırırsın.. büyüyünce de * muhabbeti minimuma indirmek adına az-öz konuş(ma)maya başlarsın..
ne iş bu..