dünyanın en zor anı. hele ki o baba ülkücü, sert bir insansa.
annem geliyor gözümün önüne, babam geliyor. onun vereceği tepki geliyor.
kaşlarımı aldırdığım için yediğim yumruk geliyor aklıma. " ibne mi olacaksın başımıza?" dediği geliyor babamın. evden kaçmam geliyor, dışarlarda kalmam. yeter ama artık, istemiyorum ben bu gizli hayatı. ya hep, ya hiç diyorum. bitsin bu işkence, bitsin bu korku. bu özgüvensizlik bitsin.
madem bir yola girdik, madem cesuruz, madem ahmet yıldız ölmedi yim ben. bu nicki haketmeliyim. söylemeliyim babama.
ölüm mü var sonunda? ahmet yıldız korktu mu ki ben korkayım?
ahmet yıldız öldü mü ki ben öleyim? kim bulabilir beni? sokaklar benim, tüm banklar benim, tüm barlar, tüm travestiler, tüm eşcinseller benim.
kim bulabilir beni? kim öldürebilir. istanbul benim, san francisco benim...
bugün bitecek bu iş. annemi özledim ben. söyleyeceğim bugün. bugün dönecek hayatım, bugün bitecek işkenceler, bugün yeniden doğacağım ben. bugün kimliğimi açıklayacağım. internette değil, reelde de cesur olmalıyım. ölümse ölüm, dayaksa dayak. buyum ben!
babamın karşısına çıkıp " ben eşcinselim" baba diyemedikten sonra, kendi kimliğimi inkar ettikten sonra yaşamanın bir anlamı yok zaten. " ben buyum, seviyorsanız beni böyle sevin! " zor değil o kadar.
en büyük cesaret örneklerinden biridir. baba'ya zayıf not aldığını dahi söylemeye çekinirken cinsel tercihinin onun kabul ettiği kurallara uymadığını söylemek gerçekten büyük cesaret ister.
nihayetinde karşı tarafıda düşünmek gerekir babadır, çocuğu üzerine kurulmuş hayalleri vardır kim bilir belki torun özlemi çekmektedir. elbetdeki duyduğunda şok olacaktır, ilk tepkisi ağır olacaktır ama kabullenmek zorundadır istese de istemesede. karşısında kendisine eşcinsel olduğunu söyleyen kişi nihayetinde kendi canındandır.
iki tarafıda acıtır, incitir ama bu gerçekle yüzleşmek kaçmaktan daha kolaydır.